Talebe daha ne yapsın?

Talebe daha ne yapsın?




Okullardaki tarih kitaplarını bir de bu açıdan ele alır mısınız? Kim, nerede, hangi tarihte doğdu ve öldü? Hangi kaleyi muhasara etti? Hangi savaşlarda kaç kişi savaştı? Antlaşma maddeleri, nedenleri-sonuçları vb. gibi tamamı teknik detaylara boğulmuş müfredatın tarihi sevdirmeye ve düzenli okumaya ne kadar katkısı olur ki sahi?

Devletler ve medeniyetler, dün ile bugünün arasında herhangi bir bağ kur(a)mayan tarih anlatımını, sırf sınavlardan geçer not alınması adına ezbere dayalı tarih öğretimi karşısında talebe daha ne yapsın?

Yapabildiği, sınavlardan en az geçer not almak için ezber ve akabinde ezberlerden arta kalan kırıntıları bir daha hiç hatırlamamak üzere zihinlerinin en karanlık dehlizlerine atmak oluyor.

Tarih, kendimiz olmak ile başkalarının hikâyelerinde figüran olmak, kendi özümü unutmak veyahut biz olmak için yaşanılanlar ile günümüz arasında bağ kurabilmemize imkân veren bir köprü ise… Son birkaç asırdır büyük bir şaşkınlık içerisinde olmamızın sebeplerinden biri de bu köprüyü onarma ihtiyacındaki adam sendeciliğimiz değil midir?

Nasıl ki felsefi düşünceler birbiri ardına gelmekte ve kendi içinde bir devamlılık oluşturmakta ise medeniyetler, devletler, bizi mesut eden tarihi vakalar ya da hüzünlendiren de birbirleri ile koparılamaz bir bağ ile bağlıdır. Günümüzün meselelerine açık yüreklilikle, samimi, hamasetten uzak bir şekilde yaklaşabilmenin ve çözüm bulabilmenin yegâne şartı işte bu bağı doğru kurabilmektir.

Bu bağ, öncelikle bizi kendi hayatımızla, ailemiz ile olan ilişkimizde nasıl hareket etmemiz gerektiği konusunda önümüze çıkar.

Ayrıca bu tarih bağı geçmişte yaşanılan olumlu olumsuz olayları, bizi üzen ya da mutlu eden yaşanmış hadiseleri, bunları yaşayanları da oluşturarak bize örnek sunar…

Tıpkı gireceğiniz imtihanı ki şimdi ona sınav deniliyor, sizden bir sene evvel vermiş bir talebenin size hangi sorularda hata yaptığını ve nelere dikkat etmek gerektiğini anlatabilmesi gibi… Tarih de bize böyle bir imkân verse güzel olmaz mıydı?

Tarih, tek başında sadece geçmiş değil, bizler için bugün ve yarına dair kuvvetli bir zemindir.   

         Ahmed Onur-İstanbul

 

 

 

ŞİİR

 

                    AZERBAYCAN

 

            Gardaş zafer yazdırdı dağa taşa,

            Artık azad oldu güzelim ŞUŞA,

            Sen ordu ve milletinle çok yaşa,

            Zaferin kutlu olsun Azerbaycan.

 

Yeni savaş taktiği sana aha,

Hedefleri işaretliyor İHA,

Tam isabet ile vuruyor SİHA,

Zaferin kutlu olsun Azerbaycan.

 

            Gardaş arkasındaki devi gördü,

            Aliyev demir yumruğunu vurdu,

            Düşman kaçacak yer arıyordu,

            Zaferin kutlu olsun Azerbaycan.

 

Karabağ bizim için çok mukaddes,

Bu savaştan ders çıkarmalı herkes,

Düşmanlar diz çöktü istedi ateşkes,

Zaferin kutlu olsun Azerbaycan.

 

            Karabağ’da düşmanların birleşti,

            Gardaşların düşmanı ezdi de geçti,

            Ermeniler cepheden kaçıp gitti,

           Zaferin kutlu olsun Azerbaycan.

 

Celal der ki; iki devlet tek millet,

Birliğimiz sürecek ilelebet,

Turan’a götürecek yol bu elbet,

Zaferin kutlu olsun Azerbaycan.

 

Celal Tikbaş-İldem-Melikgazi/KAYSERİ

 

 

 

UNUTULMAZ COĞRAFYALAR

 

ŞUŞA: Şuşa tarihî bir Azerbaycan kentidir. Kentin kuruluşuna, nüfus yapısına, tarihine ilişkin sadece Rus kaynaklarına bakmak bile Şuşa’nın Azerbaycan Türklerine ait olduğuna delil olarak yeterlidir. 28 yıl sonra işgalden kurtarılan Şuşa’nın Azerbaycan tarihinde çok önemli bir yeri vardır. Şuşa, sadece Azerbaycan’ın değil aslında tüm Kafkasya’nın incisidir denilmektedir.

Ermenistan tarafından 8 Mayıs 1992’de işgal edilen Şuşa 1752’de Karabağ Hanı Penahali Han tarafından kurulmuştu. Şehir, çok sayıda tarihî anıta sahip olmasının yanı sıra seçkin bilim ve kültür insanlarının burada doğması dolayısıyla ve hem bölgeye hâkim coğrafi konumu, hem de Dağlık Karabağ’ın en büyük şehri Hankendi’ye giden yol üzerinde bulunmasından dolayı stratejik öneme de sahip.

Şuşa’yı kontrol eden Azerbaycan güçleri artık gerek kuzey-güney, gerekse doğu-batı ekseninde Karabağ’ı kontrol edecek psikolojik, siyasi ve askerî açıdan üstünlük sağlamış oldu.

Comments are closed.