Dinin emirlerini yapmak salihlere kolay gelir…

Dinin emirlerini yapmak salihlere kolay gelir…




Salihlerden biri, cuma günü merkebine bir çuval buğday atıp değirmene gitmişti. Oradan da camiye gidecekti. Ancak merkebi ortalıkta yoktu!

 

Din büyüklerimiz buyuruyor ki: “Kime dinin emirlerini yapmak kolay gelirse, onun salih biri olduğu anlaşılır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: 

(Ahirete ait istediğine kolayca kavuşur, dünyaya ait olana kavuşman zorlaşırsa, bil ki sen iyi bir hâl üzerindesin. Bunun tersi olursa kötü hâldesin!) [Beyheki]

           ***

Hamid-i Lifaf hazretleri, dokuzuncu asırda Belh’te yaşamış Allah adamlarındandır. Nasihatleri meşhurdur. Buyurdu ki:

“Ölümü devamlı hatırında tutan kişi üç şeyle mükafatlandırılır: 1- Tövbede acele eder. 2- Elindekine kanaat eder. 3-İbadetlerinden zevk alır.

Ölümü unutan kişi de üç şeyle cezalandırılır: 1- Tövbeyi geciktirir. 2- Elindeki imkânlara rıza göstermez. 3- İbadetlere karşı isteksiz olur…”

Bu mübarek zat, böyle bir cuma günü merkebine bir çuval buğday atıp değirmene gitmişti. Ondan sonra da bahçesini sulayacaktı… Cuma vakti de yaklaşıyordu. O ara baktı ki merkebi ortalıkta yok! Hayvanını arayacak ve bahçesini sulayacak olsa, cuma namazını kaçıracaktı. Kendi kendine;

“Ahiret işi, dünya işinden önce gelir” deyip camiye gitti… Cuma namazından sonra kayıp merkebini arayacak, bahçesini sulayacaktı…

Namazdan sonra merkebini bulamadı. “Bari gidip bahçe işini halledeyim” diyerek yola koyuldu… Fakat o da ne? Bahçeye geldiğinde her yerinin sulanmış olduğunu gördü… Evine gitti. Baktı ki merkebi ahırda!.. O ara tandırda hanımının ekmek pişirdiğini gördü. Şaşkınlık içinde ve merakla hanımına bunların nasıl olduğunu sordu. Kadıncağız şöyle anlattı:

-Bir ara dışarıda bir gürültü ile beraber bir ses işittim. Dışarı çıkıp baktığımda, bir aslanın bizim merkebi kovaladığını gördüm. Hemen ahırın kapısını açıp merkebin girmesini temin ettim. Kendim de hemen eve girdim…

Bahçenin sulanmasına gelince; o da şöyle oldu: Bitişik komşumuz bahçesini suluyormuş. Bu sırada uyuyakalmış, su taşıp bizim tarafa akmış, bu vesile ile bahçemiz de sulanmış…

Bu ekmek yaptığım una gelince… Bizim komşunun değirmende unu varmış. Onu eve getirmek için gitmiş. Ancak, yanlışlıkla bizim unu alıp getirmiş. Evine geldiğinde unun bizim olduğunu anlayınca, hemen getirip teslim etti… 

Hanımından bu haberleri duyan Hamid-i Lifaf ellerini kaldırıp, şöyle dua etti:

“Ya Rabbî! Ben senin bir emrini yerine getirdim. Sen ise benim üç ihtiyacımı birden giderdin. Sana binlerce hamd-ü senalar olsun…”

Comments are closed.