Strateji üzerine…

Strateji üzerine…




Bir milletin veya milletlerin savunmasında askerî, siyasi, ekonomik ve manevî güçleri bir arada kullanma ve düzenleme sanatına günümüzde strateji deniliyor. Strateji, kelimesi eski Yunancada “Generalin Sanatı” anlamına geliyormuş. Ama değişik zamanlarda birçok ünlü stratejiyi kendi penceresinden tarif etmiş. Örnek olarak Prusyalı General Clawewitc “Savaşı kazanmak için muharebeleri kullanma sanatıdır” derken Alman Mareşal Moltke “Bir çare bulmak, en zor şartlar altında icraatta bulunma sanatıdır” demektedir.

Fransız General Baufre de stratejiyi “Anlaşmazlıkların halli için kuvvete başvuran iki hasmın diyalektiğidir” diye tanımlamıştır.

Bu tanımlar savaşlara ve komutanlara göre değişiklik gösterse de savaş 1940’lara kadar yalnızca bir askerî olay olarak görülürdü. İkinci Dünya Savaşı sonlarında, savaşta silahlı kuvvetlerin yanından ekonomik, sosyal ve psikolojik gücün de etkili olduğu anlaşıldı. Savaşta bunların hepsinin olması gerektiği gerçeği görüldü.

1945’ten sonra ortaya çıkan ve günümüzde strateji daha bir anlam genişlemesine sahip olmuştur. Şöyle ki strateji demek ister siyasi, ister ekonomik, sosyal, kültürel veya askerî araçlar ile beraberinde diplomatik baskı, boykot, ambargo, algı oluşturmak gibi etkileri kullanarak karşı tarafın girişimlerini etkisizleştirmek ve rakibin vereceği tepkileri ön görerek ona fırsat vermeyecek manevraları yapabilmek olarak tanımlanmaktadır.

Stratejinin daha sonra uygulandığı alanlara göre dalları da geliştirilmiştir. Örnek olarak millî strateji, askerî strateji, kalkınma stratejisi (ekonomik-sosyal strateji) gibi…

Millî strateji; millî menfaatleri yararları sağlamak amacıyla hazırlanan millî politika, plân ve programların bütüne verilen isimdir. Tanımlaması ise barışta ve savaşta millî menfaatlerin elde edilmesi için milletin politik, ekonomik ve psikolojik gücünün, iletişim ve algı, yazılı ve görsel ve sosyal medya uygulamalarının silahlı kuvvetlerle birlikte geliştirilmesi ve kullanılması sanatıdır.

Ülkemizin gerek askerî gerek gerek millî bakımdan önemli strateji kurum ve kuruluşları vardır. Başarılı hizmetler yürütülmektedir.

           Akif İnan İzgördü

 

 

 

ŞİİR

 

               Savaşa hayır

 

İhtiyaç varken huzura, ne diye savaş olsun

Susturun silahları, hediye barış olsun

 

Kan ağlıyor Ukrayna, can veriyor çocuklar

Rus askeri durmuyor, bombalıyor uçaklar

 

Karadeniz karıştı, Amerika bağırıyor,

Şu birleşmiş milletler, acep neye yarıyor?

 

Bu anlamsız savaşa, kimileri gülüyor,

Duyarsız mı insanlık, can çekişip ölüyor.

 

Dünyada huzur olsun, barış hep galip gelsin

Savaşa hayır sesi gök kubbeye yükselsin.

 

İstemiyor Süleyman, savaşı istemiyor

Barışı çok seviyor, savaşa kin güdüyor

 

 

Süleyman Usta-Espiye/Giresun

 

 

 

TARİHTEN BİR YAPRAK:

 

MOLDOVA: Doğu Avrupa’da yer alan bir devlet. Kuzey, güney ve doğusunda Ukrayna, batısında Romanya yer alır. 1455’te Fâtih Sultan Mehmet Hanın İkinci Sırbistan Seferi dönüşünde Moldovya Prensliği Osmanlı Devletine tâbi olmayı kabul etmişti. Bölgeye Boğdan ismi verilmişti. Üç asır Osmanlı hâkimiyeti altında kalan Moldovya’da 18. asırdan itibaren Rus etkisi arttı. 1812 Bükreş Antlaşmasıyla Rusya hâkimiyetine girdi. I. Dünya Savaşı sonrası Romanya’ya bağlandı. İkinci Dünya Savaşı sonrası Rusların geri aldığı topraklarda Moldovya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu. SSCB’nin dağılması üzerine 24 Ağustos 1991’de bağımsız oldu. Moldovya olan adını Moldova olarak değiştirdi. Ruslar ve Ukraynalıların nüfus bakımından fazla olduğu Dinyester Irmağının doğusunda kalan bölgenin Rusya’ya bağlanmasını isteyen isyancılarla hükûmet kuvvetleri arasında 1992 sonuna kadar çatışmalar yer yer olsa da ülkede hâlihazırda bir gerginlik yoktur.

Comments are closed.