Abdülmecîd Sivâsî Efendi Osmanlı âlim ve velîlerindendir. 1563 (H.971) senesinde Tokat’ın Zile ilçesinde doğdu. 1639 (H.1049) senesinde İstanbul’da vefât etti. Uzun müddet amcası Şemseddîn Sivâsî’nin sohbetinde kalıp feyz aldı. Zile’deki Halvetî Dergâhında vazifelendirildi. İlim ve irfandaki şöhretini duyan Sultan Üçüncü Mehmed Han tarafından İstanbul’a davet edildi. Bunun üzerine İstanbul’a geldi. İlk vaazını Ayasofya Câmii’nde verdi. III. Mehmed, I. Ahmed, I. Mustafa, Genç Osman ve IV. Murâd Han devirlerinde yaşadı. Padişah ve diğer devlet erkânı, önemli hususlarda sık sık görüşlerine başvururlardı. Sultan IV. Murâd Hâna Bağdât’ın İranlılardan geri alınacağını müjdelemiş, padişah sefere çıkarken de hazret-i Ömer’in kılıcını beline kuşatmıştı.
Abdülmecîd Sivâsî hazretlerinin birçok kerametleri ve hâlleri görülmüştür. Şeyh Lütfi Efendi Hediyyetü’l-İhvân adlı eserinde bildiriyor ki: Lemezât kitâbı sahibi Şeyh Hulvî Mahmûd Efendi şöyle nakletti: “Kocamustafapaşa Dergâhında irşadla vazifeli olan hocam Necmeddîn Hasan Efendi ikinci defa hacca gittiklerinde veda edecekleri zaman bana; “Hulvî Çelebi! Olgun ve olgunlaştırabilen kardeşlerimizden kime kalbin meylederse ondan tasavvuf yolculuğunu tamamla!” deyince, kalbimde Sivâsî Abdülmecîd Efendi’ye karşı bir meyl ve muhabbet peyda oldu. Bilahare Şeyhi Abdülmecîd Sivâsî’nin huzuruna varıp hâlimi arz ettim. Bana Halvetiyye yolunun usulüne göre zikir telkin etti ve hocana teveccüh et buyurdu. Onun bildirdiği şekilde zikirle meşgul oldum. 1610 senesi Rebîulevvel ayının on beşinci günü tekrar huzuruna vardığımda zikir telkininde bulunduktan sonra bana; “Bundan sonra bize teveccüh et!” dedi. Ben, kendi kendime, her defasında hocana teveccüh et diyordu bunda ise “Bize teveccüh et.” dedi. Bunun bir hikmeti vardır diye düşündüm. Aradan bir müddet geçince, hocam Necmeddîn Hasan Efendiyle hacca gidenler döndü. Fakat hocamı onlar arasında göremedim. Sorduğumda, Necmeddîn Hasan Efendi’nin, Abdülmecîd Sivâsî hazretlerinin; “Bize teveccüh edin.” buyurduğu zaman Yemen’de vefat ettiğini öğrendim. Abdülmecîd Sivâsî hazretlerinin huzuruna girip; “Sultanım bu ne büyük keramettir.” dediğimde; “Hulvî Efendi! Görünen keramete itibar edilmez. Asıl keramet manevi keramet olup İslamiyetin emir ve yasaklarına uymaktır.” buyurdu.