Sevgiliden gelen, sevilir…

Gelibolu’da yaşıyan Hoca Hamza Efendi, duâsı makbûl bir Allah dostudur.

 

Dermansız hastalar ona koşar.

 

Bir duâsıyla şifâya kavuşurlar.

 

Kendinde de bâzı hastalıklar vardır.

 

Bu yüzden namazlarını özürlü kılar.

 

Dostlarından biri dayanamaz.

 

Bir gün huzûra gelip;

 

“Efendim, herkes hastalığı için size geliyor, duânızla iyi oluyor, kendiniz için de duâ etseniz” der.

 

Mübârek gülümser.

 

Ve ona cevâben;

 

“Kardeşim! Onlar hastalıktan kurtulmak istiyor ve kurtuluyorlar. Biz ise râzıyız hâlimizden. ‘Sevgili’den gelen sevilir, şikâyet edilmez ki” buyurur.

 

Bir talebesi;

 

“İnsanların içinde en akıllı olanı kimlerdir efendim?” diye sorar.

 

Büyük zât;

 

“Zâhidlerdir. Çünkü onlar, bu dünyâya pek kıymet vermez. Dünyâya düşkün olmamaları, akıllı olduklarını gösterir. Akıllı insan, evvelâ âhiretini düşünür. Sonra ölüm gelmeden, orası için hazırlanır” buyurur.

 

● ● ●

 

Bir gün de bir sevdiği;

 

“Ey efendim! Cennette namaz kılmak var mı, orada namaz kılacak mıyız?” diye sorar.

 

Büyük velî;

 

“Cennette namaz yoktur. Çünkü orası dünyâda yapılan amellerin karşılığının verildiği yerdir” buyurur.

 

Adam üzülür.

 

Gayri ihtiyârî;

 

“Namaz yoksa, orada nasıl durulur ki?” deyiverir…


Comments are closed.