Şükür, nimeti değil, onu vereni görmektir

“Dünyâdaki sermâyenize çok dikkat edin ve bilin ki âhiretteki sermâyeniz de bu olacaktır.”

Şihâbüddîn Ahmed hazretleri meşhûr velîlerdendir. Kudüs’te doğdu. Tasavvuf yolunu, Şerîf Ali bin Meymûn ve onun talebesi, aynı zamanda halîfesi olan Şeyh Muhammed bin Arâk’tan öğrendi. Talebe yetiştirmeye başlayan Şihâbüddîn’in dergâhı, ilim taliplileri ile dolup taştı. 1561 (H.969) senesinde Kudüs’te vefât etti. Bir sohbetinde şunları anlattı:

 

“Dünyâdaki sermâyenize çok dikkat edin ve bilin ki âhiretteki sermâyeniz de bu olacaktır.”

 

“Zühd; kalbi mal yerine, onu yaratanına döndürmektir.”

 

“Kim Allahü teâlâyı bilirse, gam ve keder içinde olmaz.”

 

“Eshâb-ı kirâma hürmet etmeyen kimse, Muhammed aleyhisselâma îmân etmiş olmaz.”

 

“Şükür; nîmeti değil, nîmeti vereni görmektir.”

 

“Sevgi; zevkte şaşkınlık, saygıda ise hayranlıktır.”

 

“Allahü teâlâ, Dâvûd aleyhisselâma vahy gönderdi ve (Ey Dâvûd! Zikrim zikredenlerin, Cennetim ibâdet edenlerin, kâfi olmaklığım tevekkül edenlerin, nîmetimin çoğalması şükredenlerin, rahmetim iyi işler yapanların, ünsiyetim müştakların ve ben, muhiblerime mahsûsum) buyurdu.”

 

“Hürriyet, kalbin hür olmasından başka bir şey değildir.”

 

“Cehennemlik olmanın alâmeti; Allahü teâlânın rızâsı için bir fakire bir parça ekmek vermemek. Fakat nefsin isteklerini tatmin etmek için, bir ziyâfette yüz altın harcamaktır. Cennetlik olmanın alâmeti ise bunun tam tersidir.”

 

“Tasavvuf; tam olarak beş duyu organını günahlardan korumak, her nefes veriş ve alışında günah işlememeye dikkat etmektir.”

 

“Bir şahıs ne zaman mürid olabilir?” sorusuna şu cevâbı verdi: “Seferde ve hazarda hâli hep aynı olan kimsedir. Yalnız olduğu zaman da, başkalarının yanında olduğu zaman da aynı davranışlar içinde olandır.”

 

“Avâm, zâhir temizliği için; havâs (seçilmiş büyük zâtlar) ise bâtın temizliği için çalışır. Kıyâmet günü, dünyâda iken zâhir temizliği için çalışıp, bâtınî temizliğe hiç ehemmiyet vermeyen kimseye Allahü teâlâ sitem eder ve buyurur ki: Ey kulum! Senelerce insanların gördüğü yeri yâni dışını temizledin. Benim nazar ettiğim yeri (kalbini, gönlünü) ise temizlemek için bir ân uğraştın mı? Ömrünü nerelerde harcadın?”

 

“Zâhirî (dış) tahâret (temizlik), abdest bozmakla gider. Bâtın (kalb) temizliği ise, Allah’tan gayrısını kalbe getirmekle bozulur. Gönlünü Allahü teâlâdan başkasına verme. O’ndan başkasının mührünü kalbine vurma!”


Comments are closed.