“Bu beldede ne işiniz var?”

Seyyid Emîr Külâl hazretleri, ilim ve mârifette devrinin bir tekiydi.

 

Sâyesinde çok insan kavuştu hidâyete.

 

Bir gün Medîne’den bir grup insan geldi o beldeye. Hepsi de ilim ehli kişilerdi.

 

Maksatları, Emîr Külâl hazretlerini ziyâret etmekti.

 

Buhâra’ya gelince;

 

“Suhari beldesine nasıl gideriz?” diye sordular ahâliye.

 

Zîra bu beldede otururdu büyük velî.

 

Ancak halk, bunları ilk görüyorlardı o beldede.

 

Sordular:

 

“Suhari beldesinde ne işiniz var?”

 

“Emîr Külâl hazretlerini ziyâret edeceğiz.”

 

“Siz onu tanıyor musunuz?”

 

“Evet, hocamız olur kendileri.”

 

Onlar, Emîr Külâl hazretlerinin vefât ettiğini söyleyince çok üzüldüler! Keder kapladı içlerini.

 

Ve sordular hemen:

 

“Ne zaman vefât etti?”

 

“Bir ay önce.”

 

“Oğullarıyla görüşebilir miyiz peki?”

 

“Tabii, niçin olmasın.”

 

“Mâdem hocamız vefât etmiş, bâri oğullarıyla görüşelim” dediler.

 

Ve ayrıldılar oradan.

 

Suhari beldesine gidip oğullarıyla görüşüp sohbet ettiler.

 

Bir ara sordu oğulları:

 

“Siz Medîne’den mi geliyorsunuz?”

 

“Evet.”

 

“İyi ama babamız Medîne’ye hiç gitmedi ki. Böyleyken, nasıl hocanız oluyor?”

 

Cevâben;

 

“Emîr Külâl hazretleri o yerlerde meşhurdur. Bizden başka binlerce talebesi var orada. Babanız, bizim diyârda çok sevilir ve tanınır” dediler.


Comments are closed.