“Bir kavim gazâya niyet eylese, Allahü teâlâ onlar için Cehennemden kurtuluşuna berat yazar…”
Sual: Dinini, vatanını, namusunu korumak için harbe gidenlere ve şehit olanlara ne gibi sevaplar verilmektedir?
Cevap: Menâkıb-ı Çihâr Yâr-i Güzîn kitabında Hazret-i Hasan’dan rivayetle şöyle nakledilir:
“Hazret-i Ali bir gün insanları cihada teşvik ediyordu. Bir şahıs ayağa kalkıp;
-Ya imam, bize cihadın ve gazânın sevabından haber verir misiniz? dedi. Hazret-i Ali buyurdu ki:
-Bir gün Resul-i ekrem ile gazâya gidiyorduk. Senin gibi, ben de Resul-i ekreme; ‘Ya Resulallah, bize gazâ ve cihadın sevabından haber verir misiniz?’ diye arz edince buyurdular ki:
(Bir kavim gazâya niyet eylese, Allahü teâlâ onlar için Cehennemden kurtuluşuna berat yazar. Allahü teâlâ sefere hazırlananlarla meleklere övünüp, buyurur ki; “Görün, benim kullarımı, benim yolumda gazaya hazırlanırlar.” Hak teâlâ melekler gönderir ve onları hıfzederler. Her sevapları iki kat yazılır. Harp için yola çıkınca, o kadar sevap verir ki, dünyadaki bütün insanlar katip olsalar, onun hesabında aciz olurlar. Harbe başlayınca, melekler onları çevirip, yardım ve zafer için dua ederler. Arş’ın altından bir melek, “El-cennetü tahte zılâl-issuyuf” yani Cennet kılıçların gölgesi altındadır diye, nidâ edip, çağırır. Kılıç dokunup, her şehit olana, sıcak günde soğuk su içmiş gibi, lezzetli gelir. Yere düşmezden evvel, kendisine müjde verilir. Yere düşünce bir ses; “Merhaba ey temiz ruh! Temiz bedeninden çıktın. Allahü teâlâ senin için Cennetinde o kadar sevap, ecir, mülk ve nimetler hazırlamıştır ki, ne gözler görmüş, ne kulaklar işitmiş ve ne de kimsenin hatırına gelmiştir” denir.)
Resul-i Ekrem efendimiz devamla buyurdu ki:
(Allahü teâlâ o şehit hakkında buyurdu ki; “Her kim onu razı ederse, beni razı eder. Her kim onu incitirse, beni incitir.” Allahü teâlâ, şehitlerin ruhlarını yeşil kuşların kursağına koymuştur. Cennete girip, yemişlerinden yerler. Şehide Cennet-ül firdevste yetmiş köşk verirler.)
Resulullah efendimiz daha sonra yemin edip, buyurdu ki:
(Kıyamet gününde, şehitler yerlerinden kalkıp, mahşer yerine gelirler ve süslü kürsüler üzerine otururlar. Her şehit evladından, ehlinden, akrabasından ve ahbabından çok kişiye şefaat edecektir.) Hazret-i Ali ‘Server-i Enbiyâ bunu böyle buyurdular’ demiştir.”