Tâbiîn’in büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretlerine, bir gün birkaç talebesi gelip;
“Efendim, şeytan bize, ‘elinize geçen dünyâlıkları sıkı tutun, ileride lâzım olacak’ diyor” dediler.
Şikâyet ettiler.
Hocaları onlara;
“Şeytan da sizden şikâyet ediyor” buyurdu.
Gençler şaşırdılar.
Ve merakla sordular:
“Ne diyor hocam?”
“Şeytan bana, ‘Hak teâlâ, dünyâyı bana verdi, kanaati de onlara verdi. Ama onlar, aksine kanaatı bırakıp bütün güçleriyle dünyâya sarılıyorlar’ diyor” buyurdu.
Gençler sordu:
“Başka ne diyor efendim?”
Büyük velî;
“Îmânlarını almayınca, onlara dünyâyı vermiyorum, diyor. O hâlde siz de dünyâyı sevmeyin” buyurdu.
Gençler mahcup oldular!
Başlarını eğip ayrıldılar…
● ● ●
Bâzı sevdikleri de;
“Tasavvuf ne demektir efendim?” diye sordular.
Büyük zât da;
“Tasavvuf, bir Allah adamının sohbetini dinleyerek, dünyâ sevgisini gönlünden çıkarmak ve Allah sevgisini sokmaktır” dedi.
Başka gün sordular.
Buna da cevâben;
“Kendinden çok, başkalarını düşünmek, İslâm’a hizmet etmek ve kimseye ‘yük’ olmamak, herkesin yükünü çekmektir” buyurdu.