Fâsık, cimri ve yalancıyla arkadaşlık etme!.. 

Yalancı, fâsık bir kadına benzer; senin yakınlarını senden uzaklaştırmak ister!

 

 

 

Tâc-ül-Ârifîn Ayderûsî hazretleri âlim ve evliyânın büyüklerindendir. 1576 (H.984) senesinde Yemen’in Terim şehrinde doğdu. Zamânındaki âlim ve velîlerin ilim meclislerinde, sohbetlerinde bulunarak zâhirî ve bâtınî ilimlerde yüksek dereceye ulaştı. Hocaları ona icâzet verdiler. 1631 (H.1041) senesinde aynı yerde vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:

 

“Şu dört çeşit kimselerle arkadaşlık etme, zîrâ fâsık kimse seni bir lokma ekmek için terk eder. Cimri ile arkadaşlık etme, cimri senin çok muhtaç olduğun şeylerini elinden almak ister. Yalancı ile arkadaşlık etme. Yalancı da fâsık bir kadına benzer; senin yakınlarını senden uzaklaştırmak ve senden uzak kimseleri sana yaklaştırmak ister. Bir de sıla-i rahmi terk edenlerle arkadaşlık yapma. Zîrâ onlar Kur’ân-ı kerîmin üç âyeti ile lânetlenmiştir.”

 

“Kibir sahipleri benim çok garibime gidiyor. Kendilerinin bir damladan meydana geldikleri, sonra da çürümüş, kokmuş leş olacaklarını bildikleri hâlde yine de kibirlenirler; bunlar neyine güvenirler!”

 

“Allahü teâlânın bütün yaratıklarını gözleri ile müşâhede ettikleri hâlde, öyle kimseler vardır ki Allahü teâlânın varlığı ile birliği hakkında şüpheye düşerler. Yoktan nasıl var edildiklerini gözleri ile gören pekçok insan var ki ölümden sonraki dirilmeyi inkâr ediyor. Bunlar gelip geçici dünyâya emek verip, ebedî olan âhireti unuturlar. Ben bunların bu hâllerine çok şaşarım!”

 

“Allahü teâlâ, günâhlarına pişman olup, tövbe edenleri sever.”

 

“Hakîkî cömert; Allahü teâlâya itâat eden, kulların haklarını gözeten, yaptığı iyiliği Allah için yapıp, karşılığında insanlardan teşekkür beklemeyendir.”

 

“İnsanlar zarûret diyerek, yiyecek kazanma peşinde koşarlar. Hâlbuki esas zarûret günahlardan kaçınmaktır. Fakat çokları bundan kaçınmayıp, yiyecek peşinde koşarlar.”

 

“İbâdet edenler birkaç kısımdır: Allahü teâlâdan korktukları için O’na ibâdet ederler. Bâzı insanlar da Allahü teâlânın rahmetini ve Cennet’ini istedikleri için O’na ibâdet ederler. Bu ibâdet, tüccar ibâdetidir. İnsanların diğer bir kısmı ise Allahü teâlânın gazâbından korkarak sâdece Cenâb-ı Hak ibâdete lâyık olduğu için, şükrünü îfâ etmek için ibâdet ederler. İşte bu tam mânâda müttekî olanların ibâdetidir.”

 

“Dünyâda, Allahü teâlâdan en çok korkan kimse, kıyâmet günü insanların en emîni olur.”

 

 

 

Vehbi Tülek’in önceki yazıları…


Comments are closed.