Ali, hiçbir çıkış yolu bulamaz!

Ali, hiçbir çıkış yolu bulamaz!




“Evladım Elif iyi bir kız. Nasıl olsa bir gün o da anlayacak babanın nasıl bir kahraman olduğunu…”

 

Ali annesini ikna etmeye çalışıyordu:

 – İnan konuştum anne!.. Sınıf başkanımız Çağrı ile Hasan da benimle geldiler. Onbaşı yakında askerlerin buraya geleceklerini haber vermek için gelmiş. Bir iki gün sonra bütün askerleri kapımızın önünden geçerken göreceğiz.

 – Evladım bu kadar heyecanlanacak ne var. Gelecekseler hoş geldiler, sefa geldiler, şeref verirler.                                     
 – Ama anne bu gelen babamın takımıymış onbaşı söyledi. Takımdaki herkes babamı tanıyormuş… Onun için okulumuza hususi ziyaret yapacaklarmış.

 – Buna çok sevindim oğlum. Bu millet asla kendine hizmet edenleri, yoluna can verenleri unutmaz.

 – Anne diyorum ki bu gelen askerleri bizim eve davet edip bir şey ikram etsek.
 – Bir tabur asker mi?

 – !!!
 Ali, çaresiz, kıvranır, bir şeyler düşünür, hiçbir çıkış yolu bulamaz.

 – Düşünmekte haklısın oğlum bir tabur askeri nerede nasıl ağırlarız?

 – Ama!.. Anne çok istiyorum!.. Hem şu kız var ya, Abdullah amcanın torunu. O da görsün babamın nasıl sevilip sayıldığını. Ne olur anne, ne olur?

 – Evladım Elif iyi bir kız. Nasıl olsa bir gün o da anlayacak babanın nasıl bir kahraman olduğunu ve sana hak verecek. Ancak bu kadar askeri evde ağırlamak imkânsız. Fakat başka bir çare buluruz inşallah, sen merak etme hadi şimdi sofraya…

 – Sahi bulur muyuz anne, bulur muyuz?

 – Annenin bu zamana kadar yalan söylediğini duydun mu oğlum?

 – Estağfirullah anneciğim…

 – Baban gelsin, elbette bir çare düşüneceğiz… Hadi şimdi yemeğe bakalım.

 – Sağ ol annecim, sağ olun…

 Ali, sevincinden yerinde duramıyordu, birkaç defa takla attı ama hızını alamadı gidip kardeşlerine sataştı, evde bir koşuşturma oldu ki durdurmak ne mümkün. Anne gülerek seyrediyor sadece. Bu gelen kişiler, babası için çok şey ifade ediyor olmalıydı ki, onları ağırlamak için çırpınıyor, bir çocuk sevinciyle yerinde duramıyordu. Anne ise içinde bulunduğu şartlar icabı boş kafayla ve yalancı bir tebessümle ciğerparelerine bakıyordu. Onların sevinçle zıplamalarını seyretmek ne saadetti. Belki de dünyanın en büyük zenginliği buydu da kadir kıymetini bilemiyordu…

            ***
 Ertesi gün, yeni doğan güneşle, bütün kuruntularını unutarak, erkenden yeni başladığı işine gidecek kocasının kahvaltısını hazırladı, gündelik hizmetlerini yaptı, güler yüzle uğurladı. Ali’yi görür görmez yanına gitti boynuna sarıldı… DEVAMI YARIN

Comments are closed.