Allahü teâlâ, her şeyi bir sebeple yaratır…

Allahü teâlâ, her şeyi bir sebeple yaratır…



“Bir velîyi vesîle ederek duâ etmek, ismini söyleyerek ondan yardım istemek, hiç zararlı değildir.”

 

Abdurrahmân Hubeyşî hazretleri Yemen’de yetişen Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinin büyüklerindendir. 780 (m. 1378)’de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Kabir ziyâretinin câiz ve faydalı olduğunu bildiren hadis-i şerifler, pek çoktur. Eshâb-ı kirâm ve Tâbiîn-i izâm Peygamberimizin mübârek türbesini ziyâret ederlerdi. Bu ziyâretin nasıl yapılacağını ve faydalarını bildirmek için kitaplar yazılmıştır.

Bir velîyi vesîle ederek duâ etmek, ismini söyleyerek ondan yardım istemek, hiç zararlı değildir. İsmi söylenen zâtın, tesir edeceğine, istenileni elbet yapacağına, gaybleri bileceğine inanmak küfür olur. Müslümanlar böyle inanmıyor ki, kötülenebilsin. Müslüman, Allahü teâlânın sevgili bir kulundan, yalnız vesîle olmasını, şefaat etmesini, duâ etmesini ister. İstenileni yaratan yalnız Allahü teâlâdır. Mâide sûresi, yirmiyedinci âyetinde meâlen, (Müttekî kullarımın duâsını kabul ederim) buyuruldu. Bunun için, sevdiklerinden duâ istenir. Meyyitten, istekleri vermesi değil, Allahü teâlânın vermesine vâsıta olması istenir. Vermesini istemek câiz değildir. Müslümanlar bunu istemez. Verilmesi için vâsıta olmasını istemek câizdir. (İstigâse) ve (İstişfâ’) ve (Tevessül) kelimeleri de, hep vâsıta, vesîle olmayı istemek demektir.

Her şeyi yaratan, yapan yalnız Allahü teâlâdır. Bir şeyi yaratmak için, başka bir mahlûkunu vâsıta ve sebep yapması, Allahü teâlânın âdetidir. Allahü teâlânın bir şeyi yaratmasını isteyenin, o şeyin yaratılmasına vesîle olan sebebe yapışması lâzımdır. Peygamberler, hep sebeplere yapışmışlardır.

Allahü teâlâ sebebe yapışmayı övmektedir. Peygamberler sebeplere yapışmayı emretmektedir. Dünyadaki olaylar, hâdiseler de, sebebe yapışmanın lâzım olduğunu göstermektedir. Bir şeye kavuşmak için, o şeyin sebebine yapışılır. O sebebi, o şeye sebep yapan ve insanın o sebebe yapışmasını sağlayan, o sebebe yapıştıktan sonra, o şeyi yaratan, hep Allahü teâlâ olduğuna inanmak lâzımdır. Böyle inanan bir kimse, bu sebebe yapışmakla, o şeye kavuştum diyebilir. Bu sözü, o şeyi sebep yarattı demek değildir. Allahü teâlâ, o şeyi bu sebeple yarattı demektir. Her Müslümanın, yaratıcı, yapıcı yalnız Allah olduğuna, Allahtan başkasının yaratmadığına inanmış oldukları da meydandadır.