Allahü teâlânın razı olduğu kul olmak…

Allahü teâlânın razı olduğu kul olmak…



Cenâb-ı Hakkın razı olduğu kul, ilim, amel ve ihlas sahibidir. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okur. Anasına, babasına, hocasına, âmirine ve büyüklerine saygılıdır.

 

 

Allahü teâlâ, kullarının nasıl olmasını istediğini Kur’ân-ı kerimde şöyle açıklamaktadır: Furkan suresinin 63-69. âyet-i kerimelerinde mealen şöyle buyurulmaktadır: (Rahmanın [yani kullarına acıması çok olan Allahü teâlânın faziletli] kulları, yeryüzünde gönül alçaklığı ve vakar ile yürürler. Cahiller kendilerine sataştığı zaman onlara, (sağlık, esenlik size, selametle) gibi güzel sözler söyleyerek doğruluk ve tatlılıkla günahtan sakınırlar. Onlar, Rableri için, secde ve kıyam ederek [yani namaz kılarak] gecelerler. [Ona hamdederler.] Onlar (Rabbimiz! Cehennem azabını bizden uzaklaştır. Doğrusu Onun azabı devamlı ve acıdır, orası şüphesiz ne kötü bir yer ve ne kötü bir duraktır) derler. Onlar sarf ettikleri zaman, ne israf ne de cimrilik ederler, ikisi ortası bir yol tutarlar ve kimsenin hakkını kesmezler. Onlar Allah’a ortak koşmazlar. Allah’ın haram ettiği cana kıyıp, kimseyi öldürmezler. [Ancak suçluları cezalandırırlar.] Zina etmezler.)

Yine aynı sürenin 72-74. ayetlerinde, (Allahü teâlânın sevdiği, faziletli kullar) Yalan yere şahitlik etmezler. Faydasız ve zararlı işlerden kaçınırlar. Böyle faydasız ve zararlı bir şeyle karşılaşacak olurlarsa yüz çevirip vakarla uzaklaşırlar. Kendilerine Allah’ın âyetleri hatırlatıldığı zaman, körler ve sağırlar gibi görmemezlik, dinlememezlik etmezler. Onlar, (Ya Rabbi, bize zevcelerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzü aydınlatacak salih kişiler ihsan et. Bizi, Allaha karşı gelmekten sakınanlara önder yap! diye yalvarırlar) buyurulmuştur.

Allahü teâlânın razı olduğu kul, iyi bir Müslümandır. İlim, amel ve ihlas sahibidir. Din bilgilerini Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından öğrenir. Dinine, anasına, babasına, hocasına, âmirine ve büyüklerine saygılıdır. Faydalı şeylerle meşgul olur. Lüzumsuz, boş ve zararlı şeylerle uğraşmaz. Kanunlara uyar, suç işlemez. Allahü teâlânın emirlerine uyar, günah işlemez. Allahü tealanın kullarına şefkat ve merhamet ile davranır. Mütevazıdır. Münakaşa etmez. Sözlerine ve davranışlarına çok dikkat eder. Beraberindekilerin eksiklerini kırmadan incitmeden düzeltir…

Hakiki Müslüman, ibadetini tam yapar. İbadetini yalnız laf olsun veya yasak ortadan kalksın diye değil,  büyük bir arzu, istek ve sevgi ile yapar. Allahü teâlânın bize verdiği nimetler o kadar çoktur ki, Ona olan şükran borcumuzu ancak, Onu çok severek ve Ona candan ibadet ederek ödemeye çalışmalıyız. Allahü teâlâya karşı kulluk vazifelerini yerine getirdiğimiz gibi kul haklarına, başkalarının haklarına da riayet etmeliyiz…