Allahü teâlâya ve Peygamberine îmân

Allahü teâlâya ve Peygamberine îmân



İki cihân saâdetine kavuşmak, ancak ve yalnız, dünyâ ve âhıretin Efendisi olan Muhammed aleyhisselâma tâbi olmaya bağlıdır.

 

Malum olduğu üzere, İslâmın birinci şartı, Allahü teâlâya ve Peygamberine (aleyhisselâm) îmândır. Yani onları sevmek ve sözlerini beğenip kabul etmektir. 

İki cihân saâdetine kavuşmak, ancak ve yalnız, dünyâ ve âhıretin Efendisi olan Muhammed aleyhisselâma tâbi olmaya bağlıdır. Ona tâbi olmak demek, îmân etmek ve onun getirdiği ahkâm-ı İslâmiyyeyi öğrenmek ve yapmak demektir. Şüphe yok ki, O’nun getirdiği ahkâm-ı İslâmiyyenin başında, mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı kerîm gelmektedir. Kur’ân-ı kerîm, O’na verilen mucizelerin en büyüğüdür.

Şek ve şüphe yok ki, son Peygamber Muhammed aleyhisselâmı tanımakla şereflenmek nimetlerin en büyüğüdür. Onu alelâde bir postacıdan ibâret görmek, en büyük bedbahtlıktır.

Bütün insanlığın buhrân, bunalım, huzûrsuzluk ve kaos içerisinde bulunduğu günümüzde; bir insanda bulunabilecek, görünür-görünmez bütün iyilikler, bütün üstünlükler, bütün güzellikler kendisinde toplanmış olan, “İki Cihânın Güneşi” olan Muhammed (aleyhisselâm)’ı gündemde tutmak, bütün insanlara tanıtmak ve sevdirmeye çalışmak çok şerefli bir iştir.  

Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın getirdiği yüce İslâm dîni, bütün dînleri neshetmiş, yani yürürlükten kaldırmıştır. O’na gönderilen dîn olan “İslâm=İslâmiyet” de kıyâmete kadar bâki kalacaktır; kimse tarafından değiştirilemeyecektir…

“İbrâhîmî dînler” diyerek sempozyumlar yaptılar, yürürlükten kaldırılmış dînleri, sanki mer’iyyetteymiş gibi takdîm ettiler. Bu çirkin hatâyı bu vesîle ile tashîh etmiş olalım.

Peygamber Efendimize verilen mukaddes kitâb “Kur’ân-ı kerîm”, geçmiş kitapların en iyisidir. Kur’ân-ı kerîm, Sevgili Peygamberimize indirildiği ilk günden bugüne kadar hiç bozulmadan, bir kelimesi bile değiştirilmeden gelmiştir. Kur’ân-ı kerîmin ahkâmı kıyâmete kadar geçerlidir. Bazılarının iddiâ ettikleri gibi târihsel değildir, sâdece Orta Çağ insanlarına gönderilmiş değildir. Bu vahîm hatâyı da düzeltmiş olalım.

Bilindiği üzere İslâm dîni; Allahü teâlânın, Cebrâîl ismindeki melek vasıtası ile Sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâma gönderdiği, beşeriyetin başlangıcından kıyâmete kadar gelmiş ve gelecek olan bütün insanların, dünyâda ve âhirette rahat ve mesut olmalarını sağlıyan usul ve kâidelerdir.

İslâm âlimlerinin buyurdukları gibi, bütün üstünlükler, faydalı şeyler, İslâmiyetin içindedir. Eski dînlerin görünür-görünmez bütün iyilikleri İslâmiyette toplanmıştır. Bütün saadetler, muvaffakiyetler ondadır. Yanılmayan, şaşırmayan akılların kabul edeceği esâslardan ve ahlâktan ibârettir.