“Ama çok geç kalmışsınız”

“Ama çok geç kalmışsınız”



“Akşama doğru yavaş yavaş kendine gelen kardeşimle görüşebildik ama pekiyi değildi”

 

Dışarıda fırtınanın sesi, yan odada kardeşimin acı içinde inleyişleri duyuluyordu. Bu, kardeşimin hastalığının üçüncü günü idi. Onu bir gün önce hastaneye götürmüş; karnındaki sancıların bir üşütme sonunda meydana gelen basit bir karın ağrısı olduğunu öğrenerek gelmiştik.

Önce bu teşhise sevinmiştik. Ama gün boyu gittikçe şiddetlenen ve aldığı ilaçlara rağmen dinmek bilmeyen sancıların, mutlaka bir başka sebebi olmalıydı. Sabahı zor bekledik. Babam kardeşimi yine aynı doktora götürüp; sancısının geçmediğini belirterek, yeniden muayenesini istemişti. Muayene sonunda yine bize ısrarla “üşütme” kaynaklı olduğunu söylüyorlardı. Bunun üzerine bir de özel muayenehaneye götürmüşlerdi.

Yapılan tahliller neticesinde, apandisitin maalesef saatler önce patlamış olduğunu öğrenmiştik. Ve en yakın hastanede ameliyata alınmış, babam bize haber göndererek gelmemizi istemişti.

Annem ve babamla birlikte, Allahü tealanın onu bize bağışlaması için dua etmekten başka bir şey yapamıyorduk…

Nihayet ameliyat bitmiş ve doktor bize “İnşallah sonuçtan ümitliyim, yalnız çok geciktirmişsiniz…” diye hatırlatmakla birlikte sanki ilk müjdeyi vermişti.

Akşama doğru yavaş yavaş kendine gelen kardeşimle görüşebildik. Ancak pekiyi değildi. Doktor, bunun normal olduğunu, narkozun etkisiyle uyuşukluk olabileceğini söylüyordu. Ve biz annemle sırayla yanında refakatçi kalmaya başladık. Ameliyatın üzerinden dört gün geçtiği hâlde, kardeşimde iyiye giden bir durum görünmüyordu…

Nihayet bu doktor da, durumun iyi olmadığını fark etmiş olacak ki yeniden röntgen ve tahlillerle raporları incelemiş, apandisitin patlaması sonucu iltihaplanmanın ince bağırsaklara yayılarak enfeksiyona ve tıkanmalara yol açmıştı. Kanının da zehirlenmesi ihtimali mevcuttu…

Bu kadar açıklamadan sonra annem kendini kaybederek:

-Desenize doktor, yavrumu kaybediyoruz, dedi ve yere yığıldı.

Bu defa onunla ilgilenmek zorunda kaldık. Neyse ki, usta doktorlar bir yatıştırıcı ile işi hallediverdiler. Ve kardeşim yeniden “acil” kaydı ile ameliyata alındı. Bize bir sene kadar uzun gelen ve bir saat suren ameliyat bitmişti. Ameliyattan çıkan operatör, bu defa bir önceki ameliyat kadar bile ümitli olmadığını, elinden geleni yaptığını ve bundan sonra takdirin Yüce Allah’a kaldığını söylemişti. DEVAMI YARIN