Anayasa olarak kabul edilen vasiyetname!..

Anayasa olarak kabul edilen vasiyetname!..



Osman Gazi’nin, oğlu Orhan Bey’e bıraktığı vasiyetnameye bütün Osmanlı sultanları, candan sarılmış; üç kıtaya yayılan devletin altı asır hiç değişmeyen anayasası olmuştur.

 

Bugün, Osmanlı Devleti’nin 718’inci kuruluş yıl dönümüdür… Dört yüz çadırlık bir beylikten devlet kuran Osman Gazi hazretleri 1257 yılında Söğüt’te doğup, 1326’da vefat etti. Türbesi Bursa’dadır…

1281 yılında babası Ertuğrul Bey vefat edince yerine geçti ve Osmanlı devletini kurdu. (27 Ocak 1299) 

Osman Gazi hazretleri, cesur, zeki ve tam bir mümin idi. Çok cömert idi. Şeyh Edebali hazretlerinin kızı ile evlenip, bundan Alaüddin Paşa oldu. Ömer Bey’in kızı Bala Hatun’dan da Sultan Orhan oldu. Konya Selçuki Sultanı Alaüddin Şah’ın 1288 senesinde Sultan Osman’a gönderdiği takdir ve iltifat ve nasihatlerle dolu uzun mektubu ve Sultan Osman’ın edep ve nezaket dolu cevabı “Mirat-i kâinat” kitabında yazılıdır.

Ömrü, Rum kâfirleri ile savaşmakla ve İslamiyet’i yaymakla geçen Osman Gazi, Müslümanları rahata, huzura kavuşturmak için çalıştı. Büyük Allah adamlarından Şeyh Edebali hazretleri, damadı Osman Gazi’ye buyurdu ki:

“Ey oğul, artık Beysin! Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize hoşgörmek sana, anlaşmazlıklar bize, adalet sana, haksızlık bize, bağışlamak sana. Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. Allah yardımcın olsun.”

Osman Gazi, kayınpederinin nasihatine harfiyen uymuş ve bu da onun daima başarılı olmasını sağlamıştır… O da vefât edeceği zaman, oğlu Orhan Bey’e vasiyette bulunmuştur. Bu vasiyeti onun İslâmiyete olan sevgi ve saygısını ve Türk milletinin rahat ve huzurunu düşündüğünü ve insan haklarına olan gönülden bağlılığını açıkça göstermekdedir. İşte o vasiyet:

“Ey oğul! Allahü teâlânın emirlerine muhâlif bir iş işlemeyesin! Bilmediğini İslâm ulemâsından sorup anlayasın! İyice bilmeyince bir işe başlamayasın! Sana itaat edenleri hoş tutasın! Askerine in’âmı, ihsânı eksik etmeyesin ki, insan ihsânın kulcağızıdır. Zâlim olma! Âlemi adâletle şenlendir. Ve Allah için cihâdı terk etmeyerek beni şâd et! Ulemâya riâyet eyle ki, ahkâm-ı islâmiyye işleri nizâm bulsun! Nerede bir ilim ehli duyarsan, ona rağbet, ikbâl ve hilm göster! Askerine ve malına gurur getirip, İslâmiyet ehlinden uzaklaşma! Bizim mesleğimiz Allah yoludur ve maksadımız Allahın dînini yaymaktır. Yoksa, kuru gavga ve cihângirlik dâvâsı değildir. Sana da bunlar yaraşır. Dâimâ herkese ihsânda bulun! Memleket işlerini noksânsız gör! Hepinizi Allahü teâlâya emânet ediyorum…”
Osmanlı sultanları, bu vasiyetnâmeye candan sarılmış; üç kıtaya yayılan devletin altı asır hiç değişmeyen anayasası olmuştur. Ruhları şâd olsun…