Âyet o âyet, ama!..

Âyet o âyet, ama!..



Partal Hoca, rahmetullahi aleyh, Balıkesir velîlerindendir…

Balıkesir’in Kebsut kazâsındaki bir kabristanda bulunuyor nûrlu kabri.

O devirde “saralı” bir hastayı getirdiler ona.

Bu hastalık ‘cin’le ilgilidir.

Mübârek zât gelip oturdu hastanın baş ucuna.

Yûnus sûresinin elli dokuzuncu âyet-i kerîmesini okur okumaz o cin terk etti o kimseyi.

Ve bu zât hayatta olduğu müddet zarfında bir daha da gelmedi.

Daha doğrusu gelemedi.

Ancak aradan yıllar geçti…

Partal Hoca göçtü bu dünyadan. O vefat eder etmez, o cin tekrar gelmesin mi?..

Zavallı adamcağız tekrar hastalandı.

Partal Hocanın talebeleri koşup okudular aynı âyet-i kerîmeyi adama.

Ancak faydasız.

O cin, terk etmedi.

Üstelik de gülerek;

“Evet, âyet aynı âyet, ama okuyan aynı ağız değil!” diye seslendi onlara

● ● ●

Bir gün, bu velî zâta; “Efendim, Allahü teâlânın sevdiği kullar nasıl olur?” diye sordular.

Mübârek zât;

“Hâdiselerin değişmesi, onların ahlâklarını değiştirmez. Başkalarının ayıplarına bakmaz, dâima kendi ayıp ve kusurlarını görürler. Kendilerini hiçbir Müslümandan üstün bilmez, hepsini kendinden üstün görürler” buyurdu.

Comments are closed.