“Ben kendi evime giderim”

Ömer bin Abdülazîz hazretleri halîfe olunca, önüne saltanat atlarını getirdiler. – Nedir bunlar? dedi.
– Hilâfete mahsus atlardır efendim. Lütfen binin, sizi hilâfet konağına götürelim, dediler.
Cevâben;
– Lüzum yok, ben kendi atımla kendi evime giderim, buyurdu.
Evine gidince hizmetçisi karşıladı.
Kendisini düşünceli görünce;
– Efendim kederli bir hâliniz var, sebep nedir acabâ? diye sordu.
Halîfe hazretleri;
– Hiç sorma. Doğudan batıya kadar bütün ümmet-i Muhammedi artık benden soracaklar. Böyle ağır ve mes’uliyetli bir işin altına girdim. Nasıl kederli olmayayım, buyurdu.
Sonra hanımını çağırıp;
– Yâ Fâtıma! Benimle yaşamak istiyorsan, bütün zînetlerini beytülmâla vermelisin. O mücevherler sende kalırsa, ben seninle kalamam, buyurdu.
Fâtıma hâtun;
– Peki hayhay, dedi.
Ve bütün zînetlerini çıkarıp, beytülmâla gönderdi hizmetçiyle. Hem de bir tekini bile ayırmadan.
Halîfenin de şahsî elli bin altını vardı. O da, o altınları hibe etti beytülmâla.
Başka nesi varsa, dağıttı onları da fakirlere. Bir tek giyecek elbisesi kaldı yanında, iki değil.
Hizmetçilerine de;
– Hepiniz serbestsiniz. İstiyorsanız hepinizi âzad edebilirim, dedi.
Ve ekledi:
– Kalmak isteyen, benden bir şey istememek şartıyla kalabilir.
Hizmetçiler ağlayarak;
– Şartınızı kabul ediyoruz, dediler.
Ve ayrılmadılar yanından…

Comments are closed.