“Ben size yemek getiririm evlâdım”

“Ben size yemek getiririm evlâdım”




Şeyh İsmâil İzzeddîn Efendi, Adapazarı’nın Hendek ilçesine bağlı Şeyhler köyünde yaşadı.

Osmânlı ordusu, bu köyün yakınlarında mola verdi bir gün.

Komutan bir eri çağırıp:

“Şu köye git. Yiyecek bir şeyleri var mı diye sor bakalım!” dedi.

Er çıkıp bir ihtiyara rastladı.

Yaşlı adam sordu ere:

“Nereye gidiyorsun?”

“Erat için yiyecek bakacaktım.”

“Asker evlâdım, var git kumandanına selâm söyle. Ben size yemek getiririm” dedi.

Ve koştu eve:

Bir ufak tencere (pilâv) ile üç (çöreği) çıkın yapıp aldı bir eline.

Öbürüne de bir güğüm (ayran)

Kumandana gelip dedi ki:

“Paşam! Yiyecek getirdim.”

Kumandan güldü.

“Baba, şuncağız yemek koca bir orduya yeter mi hiç?”

“Yeter yeter, bekletme eratı.”

Kumandan “Pekâlâ” dedi.

Ve çıktı çadırından.

İhtiyar da arkasından.

Tabağını alan geldi.

O, bir kepçe (pilâv) ile bir (çörek) koydu her bir erin tabağına.

Birer tas da (ayran).

Binlerce asker yedi, içti ve doydu.

Sevimli ihtiyar izin alıp giderken kumandan seslendi arkasından:

“İsminizi bağışlar mısınız?”

“Bana Şeyh İsmâil derler” dedi.

Ve kayboldu gözden…