Bilsem saklamaz mıydım?

Bilsem saklamaz mıydım?



“Teknoloji o kadar gelişmiş durumda ki bugün, doktorun da mühendisin de işini makineler yapıyor…”
 

 

Yaklaşık üç ay önce bir mail aldım bir öğrencimden. Diyordu ki:

“Çok değerli Hocam; sizi elli yıl geriye götürmek istiyorum. Beni tanımıyorsunuz. Yüz yüze olsak, çok şeyler anlatmak mümkün ama asıl konuma geliyorum. ’16 Mart Öğretmen Okullarının Kuruluş Yıldönümü’ kutlanırken, günün anlam ve önemi ile ilgili konuşmayı siz yapıyordunuz… Mikrofon başında genç, dinamik ve yakışıklı bir öğretmen… Pürdikkat sizi dinliyordu herkes… 3. ya da 4. sınıf öğrencisiydim ve çok heyecanlıydım. Konuşmanızdan çok etkileniyor, âdeta ürperiyordum.

Sevgili öğretmenim, o konuşmayla benim dünya görüşümü değiştirdiniz. Bir konuşmanın bu kadar etkili olduğunu kelimelerle anlatamıyorum. Yanılmıyorsam o sene de Kars-Arpaçay Ortaokulu’na tayininiz çıktığını söylemişlerdi. Siz edebiyatçısınız; belki o konuşmayı saklamış olabilirsiniz. Paylaşırsanız sevinirim. Osman Yücel…”

Maalesef o konuşmayı paylaşamadım sevgili öğrencim Osman Yücel ile. Saklamamıştım çünkü. Yalnızca onu değil hiçbir konuşmamı saklamamıştım. Elli yıl sonra, böyle bir mektup alacağımı bilsem, saklamaz mıydım?

Ama şunu anladım ki bir öğretmenin yaptığı her şey, olumlu ya da olumsuz söylediği her söz, öğrencilerin kafasında bir iz bırakıyor mutlaka. Elli yıl geçse bile, silinmiyor bu izler…

“Buradan alınacak ders, çıkarılacak sonuç nedir?” diye mi soruyorsunuz?

Cevabını, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Sayın Prof. Dr. Nil Sarı’nın ağzından vereyim:

“Ne yazık ki, en zeki, en çalışkan ve en yetenekli çocuklarımızı ya Tıp Fakültelerine ya Teknik Üniversitelere yönlendiriyoruz. Oysa iyi doktor ve iyi mühendis olmak için fazla zeki olmaya gerek yok. Teknoloji o kadar gelişmiş durumda ki bugün, doktorun da mühendisin de işini makineler yapıyor… Kan tahlilini, idrar tahlilini makine yapıyor. Nabzı makine ölçüyor. Röntgen, ultrason, tomografi ve EMAR’ı hep makineler çekiyor; sonuç doktorun önüne geliyor. Bunlara bakıp hastalığı teşhis etmek, ‘iki kere iki dört’ gibi basit bir iştir. Mühendislik de öyle… Bütün hesapları makineler yapıyor. Sen yalnızca, elindeki hazır formülleri uyguluyorsun. Gerçekten de bugün, başarılı bir mühendis, başarılı bir doktor olmak için kesinlikle çok zeki olmaya gerek yok. En zeki ve en çalışkan çocuklarınızı mutlaka sosyal bilimlere teşvik edip yönlendirmeliyiz” demişti on yıl kadar önce…

        Hüseyin Erkan-İstanbul

Comments are closed.