“O minare ne yazık ki hayatımıza unutulmayan acı bıraktıktan sonra tamir edilecekti…”
Evimiz köyümüzün tam ortasında, gürül gürül akan ırmağın hemen bitişiğindeki eski câmiye komşuydu. Bakımsızlıktan yıpranmış caminin yana yatmış minaresi, sanki çaresizlikten boynunu bükmüş garip bir kimseyi andırıyordu. Uzun yıllar tamir görmemişti.
Ama bakımsız da olsa, günde beş vakit, köylüye ezan sesinin duyurulduğu bu minare mutluluk kaynağımızdı. Anneme hep sorardım:
“Anne minare niçin eğik?”
“Eski câmi olduğu için…”
Ne zaman tamir edileceği belirsiz olan o eğik minare meğer bizlerin hayatına unutulmayacak bir acı bırakacakmış.
O gece, annem babam kendi odalarına, biz de küçük kardeşlerimle odamıza çekilmiştik. Gözüme bir türlü uyku girmiyordu. Dışarıda şiddetli rüzgâra eşlik eden yağmur şakır şakır evimizin camlarını dövüp duruyor, çocukça duygularımı parçalara bölen gök gürlemeleri, minik kalbimi titretiyor, uyumama engel oluyordu.
Belki herkes çoktan uyumuştu. Gözüm pencereden görünen eğik minareye ilişti. Birden irkildim. Minare, gözümde gittikçe büyüyor büyüyor, büyüdükçe şekilden şekile giriyordu.
Annemin az önce, üzerimizi örterek: “Allah rahatlık versin” deyip odayı terk ettiğini daha dün gibi hatırlıyorum. O sımsıcak duygularım, çakan son şimşekle paramparça oldu.
Yıldırımın isabet ettiği boynu bükük minare, artık mahzunluğa dayanamayıp olanca ağırlığıyla birlikte, evimizin üzerine kocaman gövdesini bırakıverdi.
Gördüğüm bu anlık kâbusa sadece bir çığlıkla karşılık verebildim. Enkaz sebebiyle zor açılan, annemlerin oda kapısını araladığım zaman minareyle birlikte küçük dünyam da yıkılmıştı.
Annem ve babam, eski minarenin enkazı altında kalmış hayatlarına çoktan veda etmişti.
Dizlerimin dermanı kesildi, olduğum yere yığılıp kaldım. Kardeşlerimin feryat figan geldiğini hayal meyal hatırlıyorum.
Herkes hayretle birlikte üzüntüye gark olmuştu. Kara haber tez duyulur derler. Haber K. Maraş’ta bulunan dayıma iletilmiş, onlarla birlikte teyzemler gelmişti.
Biz boynu bükük beş kardeşi akrabalarımıza taksim ettiler. Her birimiz, bir yuvanın himayesine verilmiştik. Ben dayımlarla birlikte kalacaktım.
Nereden nereye? Aradan yıllar geçti, ben evlendim, iki kardeşim üniversite öğrencisi, biri liseyi bitirecek. En küçüğümüz liseye hazırlanıyor… Duyduğuma göre yetkililer, yıkılan minarenin yerine yenisini inşa ettirmiş. Ama bizim yıkılan yuvamız tekrar yerine gelmedi…
Sevim Güzel-Kahramanmaraş