Bir müminin kalbini incitmek!..

Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin bir talebesi anlatıyor:

 

Nesef’te biriyle münâkaşa etmiştim.

 

Kalbini incitmiştim o Müslümanın.

 

Ayrıca özür de dilememiştim kendisinden…

 

Oradan ayrıldım.

 

Hocama geldim.

 

Fakat o da ne?!.

 

Hocam yüzüme bakmıyordu.

 

Ve hiç iltifat etmiyordu.

 

Şaşırıp kaldım.

 

Sebebini anlayamadım.

 

Araya sevdiği talebeden bâzısını koydum.

 

Ama fayda etmedi.

 

Çok üzülüyordum!

 

Sonunda dayanamayıp;

 

“Hocam! Farkında olmadan bir hatâm olduysa özür dilerim” dedim.

 

Bana baktı.

 

Ve sordu ki:

 

“Nesef’te bir müminle münâkaşa edip kaba sözler söyledin. Üstelik özür de dilemedin, değil mi?”

 

Başımı önüme eğip;

 

“Evet efendim” dedim.

 

Hatâmı anlamıştım.

 

O zaman;

 

“Bir mümini incitmenin, Kâbe’yi yıkmaktan daha büyük günah olduğunu bilmiyor musun oğlum? Ondan özür dileyip helâllik almadıkça, bizim sohbetimize gelme!” buyurdu.

 

“Başüstüne” dedim.

 

Ve süratle gittim.

 

Buldum o kimseyi.

 

Özür dileyip helâllik aldım. Bunu hocama söyleyince affettiler beni. Böylece sohbetlerine dâhil olabildim.


Comments are closed.