Vardar Yenicesi’nde yetişen evliyanın meşhurlarından Mustafa Yenicevi hazretleri, dergâhında halka ve ileri gelenlere, herkesin hâline göre yemek ikram ederdi.
Zengin değildi.
Bir tarlası vardı.
Ama insanlara yaptığı “ikramlar”, herkesi hayrette bırakırdı!
Bulunduğu beldenin emîri, bu zatın halk arasında sevilmesini çekemezdi.
Zira onu sevmezdi.
Ve eziyet ederdi!
Bu zat, zaman zaman esnaftan “borç para” alır, sonra öderdi. Emîr, bunu duyup esnafı topladı ve “Hepiniz yarın sabah gidip ondan alacağınızı isteyin” dedi.
Esnaf onu severdi.
Bunun için emîre;
“Bizim ondan bir sıkıntımız yoktur. Zira o; bizden borç para alır, fakat mutlaka öder” dediler.
Emir “olsun” dedi.
Ve bunda ısrar edip;
“Yarın mutlaka gidip alacağınızı isteyin. Vermezse bana gelin” diye tembih etti.
Ertesi sabah, bu zatı sevenlerden biri bütün esnafı dolaştı.
Alacağını sordu.
Ve çıkarıp ödedi.
Bütün hesapları kapattı. Ertesi gün, şehrin emîri onlara “Ne yaptınız, alacağınızı istediniz mi?” diye sordu.
“Lüzum kalmadı” dediler.
“Niçin?” deyince de;
“Çünkü o, biz istemeden borcunu ödedi” dediler.
Emîr hakikati öğrenince kalbi değişti. Düşmanlığı “dostluğa” dönüştü ve bu zatın “talebesi” olmakla şereflendi…