Bozuk bir yol tutanlar

Bozuk bir yol tutanlar



“Ehl-i sünnet itikâdından ve hak mezheblerden ayrılarak bozuk bir yol tutanlar, gün geçtikçe çoğalmaktadır…”

 

İbn-i Circîs hazretleri Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî hazretlerinin talebelerinin büyüklerindendir. 1222 (m. 1807)’de Bağdat’ta doğdu. 1299 (m. 1882)’de orada vefât etti. Yazdığı “Minhat-ül-vehbiyye” kitabından bazı kısımlar:

Ehl-i sünnet itikâdından ve hak mezheplerden ayrılarak bozuk bir yol tutanlar, gün geçtikçe çoğalmaktadır. Bunlar, peygamberleri ve sâlih kullardan evliyâyı vâsıta yaparak, onları şefaatçi kılarak, Allahü teâlâdan dilekte bulunmaya ve Allahü teâlânın kerâmet olarak onlara verdiği kuvvet ile sıkıntıdan kurtarmalarını istemeye ve Allahü teâlânın bir dileğe kavuşturması veya bir sıkıntıdan kurtarması için, mezarlarına gidip, onlardan şefaat istemeye inanmıyorlar. Onlara göre, insan ölüp toprak olunca, işitmez, görmez. Kabir hayâtı diye bir şey yoktur derler. Dünyada bir şeye kavuşmak için, diriler sebep yapıldığı gibi, ölülerin de, bir şeye kavuşmak için sebep yapılmasına bir türlü inanmazlar. Bunlar eğer, ölülerin kabir hayatı denilen bir hayat ile diri olduklarına, bu hayatlarından dolayı bildiklerine, işittiklerine, gördüklerine, kendilerini ziyâret edenleri tanıdıklarına, selâm verenlere karşılık selâm verdiklerine, birbirlerini ziyâret ettiklerine, kabirde nimet veya azap içinde olduklarına, nimet ile azâbın rûh ile bedene birlikte olduğuna, tanıdıkları dirilerin yaptıkları işlerin kendilerine bildirildiğine, iyi işler öğrenince, Allahü teâlâya hamd edip, birbirlerine müjde verdiklerine ve işi yapana duâ ettiklerine, kötü işleri öğrenince, bunları yapanlara duâ ederek;

“Yâ Rabbî! Bunlara iyi işler yapmak nasîb et! Bize yaptığın gibi, onlara da hidâyet nasîb eyle” dediklerine inansalardı, böyle inkâr etmezlerdi. Çünkü ölmek, bir evden başka bir eve göç etmektir. Bu bildirdiklerimizin hepsinin doğru olduklarını, Kur’ân-ı kerîm, hadîs-i şerîfler ve icmâ’ı ümmet bildirmektedir. Bunlara inanmayan, îmân edilmesi vâcib olan bir şeye inanmamış olup, bid’at fırkalarından olur. Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) sünnetinden ayrılmış olur. Çünkü, mahşer yerinde toplanmak için, dirilip, mezardan çıkmaya inanmak, îmânın altı şartından biridir. Buna inanmayan imansız olur.

Ölüler için kabir hayatı olduğuna, nimeti ve azâbı duyduklarına inanmamak, küçük kıyâmete inanmamaktır. Küçük kıyâmet, büyük kıyâmetin misâlidir. Bunu ümmet-i Muhammed, söz birliği ile bildirmiştir.

Comments are closed.