Büyük Müderris Cemâleddîn Mahmûd Hasîrî

Cemâleddîn Mahmûd Hasîrî hazretleri Hanefî fıkıh âlimidir. 546’da (m. 1151) Buhara’da doğdu. Orada meşhur âlim Kâdîhan hazretlerinden ilim öğrendi. Daha sonra Şam’a giderek Nuriye Medresesinde müderrislik yaptı ve çok talebe yetiştirdi. 636’da (m. 1238) orada vefat etti.

Bir dersinde şunları anlattı:

Huşû, tazim ve hayâ gibi bâtınî şartlara riâyet ederek, yalnız Allahü teâlânın rızâsı için kılınan namazlar, ilâhî nûrların kalbde parlamasını temin eder. Yer ve gök inceliklerini, rubûbiyyetin sırlarını keşfeden Allahü teâlânın veli kulları, bu mertebeye ancak namazda ve özellikle secdede yükselebilirler. Zîrâ kulun Rabbine en yakın olduğu an secde hâlidir. E’ûzü’yü okuyunca, şeytanın senin düşmanın olduğunu, senin, Allahü teâlâya yalvarıp yakarmanı, Allahü teâlâya secde etmeni, hasedinden dolayı kalbini Allahü teâlâdan çevirmek için fırsat kolladığını, kibrinden dolayı Âdem’e (aleyhisselâm) secde etmemesi yüzünden la’nete uğradığını bil. Şeytana itaat etmekten çok sakın. Çünkü şeytana itaat büyük günahtır. Kırâatleri (Fâtiha ve zamm-ı sûreyi) okuyunca, okuduklarının ma’nâsını bil. Allahü teâlânın o okuduklarında sana olan emrini ve yasaklarını bil. Rükû’ yaptığın zaman, Rabbinin azamet ve kibriyâsını çok yüce, kendi nefsini ise hor ve hakîr olarak gör. Allahü teâlâ her büyükten daha büyüktür. Bu manâyı kalbine ve diline yerleştirmek için, Rabbini tesbihi tekrarla. (Yanî “Sübhâne Rabbiyel-azîm” de!) Secde ettiğin zaman, en şerefli azân olan yüzünü, ayak altında çiğnenen toprak üzerine koy. Çünkü, sen topraktan yaratıldın ve yine oraya döneceksin. Bu anda Allahü teâlânın büyüklüğünü hatırlayarak, “Sübhâne Rabbiyel-a’lâ” de ve bunu tekrar ile bu inancını kuvvetlendir. Teşehhüdde otururken, Allahü teâlânın huzûrunda olduğunu düşünerek edepli bir şekilde otur ve “Ettehiyyâtü” duâsını, manâsını bilerek oku. Selâm verdiğin zaman, hazırda bulunanlara ve meleklere selâm vermeyi ve namazın sona erdiğini niyet etmelisin. Allahü teâlânın fazlı ve keremi ile bu ibadeti yapmaya muvaffak olduğunu bilerek O’na şükretmeyi ve bu namazı, son namazın olduğunu ve belki gelecek namaz vaktine kavuşamayacağını hatırlayarak, gizli ve aşikâr kusurlarından dolayı Allahü teâlâdan kork ve haya et. Bununla beraber, namazını Allahü teâlânın fadlı ve keremiyle kabûl edeceğini ümit et.

Comments are closed.