Haramı, helalı bilmeyen, bunları birbirinden ayıramayan, haramdan kurtulamaz, ibadetleri boşuna gider.
İslamiyet ve çalışma hayatı -6-
Bütün ibadetlerin kabul olması, helal lokmaya bağlıdır. İbadetler on kısımdır. Dokuz kısmı helal kazanmaktır. Bir kısmı da bildiğimiz bütün ibadetlerdir. O hâlde helal kazanmaya çalışmalıdır. Hadis-i şeriflerde; (Allahü teâlâ güzeldir. Yalnız güzel yapılan ibadetleri kabul eder. [Cenab-ı Hakk, ‘Helal yiyiniz ve sâlih, iyi işler yapınız! buyurmaktadır] ve (Uzak yoldan gelmiş, saçı sakalı dağılmış, yüzü gözü toz içinde bir kimse, ellerini uzatıp dua ediyor. ‘Ya Rabbi!’ diye yalvarıyor. Hâlbuki yediği haram, içtiği haram, gıdası hep haram. Bunun duası nasıl kabul olur?) buyurmaktadır. Yani haram yiyenin duası kabul olmaz. İşte haramı, helalı bilmeyen, bunları birbirinden ayıramayan, haramdan kurtulamaz, ibadetleri boşuna gider.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Helal kazanmak her Müslümana farzdır.)
(İlim öğrenmek her Müslümana farzdır.)
Bazı âlimler, bu ikinci hadis-i şerifteki ilimden murat da, “Helal ve haram ilmidir” demişlerdir. Helal kazanmak için, helali ve haramı öğrenmek lazımdır.
İmam-ı a’zam Ebû Hanife hazretlerine, birisi gelerek;
“Vakitlerimi ibadetle geçirmek istiyorum. Bana bir şey yaz da hep onu yapayım” dedi.
İmam-ı a’zam hazretleri, birkaç gün içinde alışveriş bilgilerini yazıp o adama verince;
“Bu bilgiler tüccarlara lazım olur. Ben evimde oturup ibadetle meşgul olacağım” dedi.
İmam-ı a’zam cevabında;
“Yiyecek ve giyecek lazım olmayan kimse var mı? Dinin alışveriş kısmını bilmeyen, haram lokmadan kurtulamaz ve ibadetlerin sevabını bulamaz. Zahmetleri boşa gider ve azaba yakalanır ve çok pişman olur” buyurdu.
İbrahim Edhem hazretlerine;
“Falanca yerde bir genç var. Gece gündüz ibadet ediyor. Vecde gelip kendinden geçiyor” dediler.
Gencin yanına gidip üç gün misafir kaldı. Dikkat etti, söylediklerinden daha çok şeyler gördü. Kendinin soğuk, hâlsiz, habersiz; gencin ise, böyle uykusuz ve gayretli hâline şaşıp kaldı. Gençteki bu hâllerin şeytandan olup olmadığını anlamak istiyordu. Yediğine dikkat etti; lokması helalden değildi. “Allahü ekber! Bu hâlleri hep şeytandandır” dedi…
Genci evine davet etti. Kendi yemeğinden yedirince; gencin hâli değişip o aşkı, o arzusu, o gayreti kalmadı. Genç, İbrahim Edhem hazretlerine;
“Bana ne oldu?” diye sordu. “Yediğin helalden değildi. Yemek yerken şeytan da midene giriyordu. O hâller şeytandan oluyordu. Helal yiyince şeytan giremedi. Asıl doğru hâlin meydana çıktı” buyurdu.