“Namus elden gidiyor”
Evliya Çelebi, XVII. asırda Eyüp ve Langa’daki “derya hamamlarını” anlatır. İstanbul’da öteden beri Büyükdere, Bakırköy, Yeşilköy, Moda’da denize girilirdi. XIX. asırda ilki Galata Köprüsü ayağı, ikincisi Salıpazarı ve üçüncüsü de Kumkapı’da olmak üzere giderek arttı. Bu asrın sonunda 60 kadar hamam vardı. Hemen yarısı kadınlara aitti. Moda, Beylerbeyi, Salıpazarı, Paşabahçe’de yalnız kadınlara mahsus deniz hamamları vardı. Kadıköy, Büyükada, Büyükdere, Beşiktaş, Salacak, Bebek, Kabataş, Üsküdar, Çengelköy, Tarabya, Yeniköy, Çatladıkapı, Yenikapı, Ahırkapı, Üsküdar-Ayazma İskelesi, Heybeliada, Kuleli, Beykoz, Yenimahalle, İstinye, Kuruçeşme, Kumkapı, Samatya, Makriköy (Bakırköy), Ayastefanos (Yeşilköy), Ortaköy ve Davutpaşa’da, hem kadınlar, hem de erkekler için yan yana deniz hamamları vardı. Bunların arasında ses işitilmeyecek kadar, mesela 50 metre mesafe bırakılır; erkeklerin seyretmek maksadıyla yanaşmaması için polis sandalı bu arada devriye gezerdi. Büyükçesi erkeklere tahsis edilmekle beraber; kadınlar kısmı daha kalabalık olurdu.
XX. asır başlarında artık İstanbul’un her iki tarafındaki sahillerde, çok deniz hamamı vardır. Sadece Pâyitahtta değil; İzmir, Antalya, Mersin, Beyrut, Lazkiye, Bingazi, Selanik ve bazı Karadeniz şehirlerinde deniz hamamlarına rastlanmaktadır. Meşrutiyet devrinde ilk defa İngilizler Tarabya’da kadınlı-erkekli denize girdiler. Bunları Beyaz Ruslar takip etti. İstanbul’un işgalinden sonra, işgal kuvvetlerinin askerleri, Yeşilköy’de aileleriyle denize girdiler. Halk, “namus elden gidiyor” diyedursun, ecnebilerin girdiği karışık plajlar yayıldı. Cumhuriyetten sonra Müslümanlar için de umumileştirildi. 1970’lerde deniz hamamları ortadan kalktı.
Her yerde denize girilmez
Deniz hamamının dışında, ücretine göre umumi veya hususi soyunma kabinleri, dinlenme yerleri, gazoz, kahve satılan bir büfe ve tuvalet bulunurdu. Cankurtaran çalıştırmak mecburi idi. Bazılarında yüzme hocası bile bulunurdu. İçki asla satılmaz; içkili kimse hamama alınmazdı. İşletmeci, havlu ile deniz kıyafetleri de bulundururdu: Erkekler için dizi örten peştamal veya “deniz donu”; kadınlar için boyundan diz altına kadar gecelik misali “denizlik” ile girmek mecburi idi.
Eskiden kibar hanımlar, denize girmeye ve güneşe çıkmaya alışık değildi. Bu sebeple deniz hamamlarına pek rağbet etmezlerdi. Buna rağmen, deniz hamamları yaz boyu bilhassa tatil günleri dolup boşalırdı. Buralar, sadece insanların serinleyip yüzdüğü değil, sosyalleşme imkânı da bulduğu mekânlardı. Kaç-göç geleneği, kadınların daha rahat hareket etmesine imkân verdiği için, bir bakıma “hürriyet” demekti. Kadınlar hamamı, kadınlar tuvaleti, kız mektepleri gibi, deniz hamamları da kadınların rahat hareket etmesi maksadına matuftu.