Dergâha dağdan odun taşırdı…

Dergâha dağdan odun taşırdı…



Hindistan evliyasının tanınmışlarından Şeyh Nureddin hazretleri; babasının hanegâhında, babasının hususi hizmetlerinde bulunur, diğer talebelerin ihtiyaçlarının karşılanmasında onlara çok yardımcı olurdu…

Çamaşırları yıkardı.

Yemekleri pişirirdi.

Bulaşıkları yıkardı.

Sekiz sene müddetle o hanegâha hep “odun” taşıdı. Babasından çok dua ve feyiz alarak maneviyatta yetişip, babasının yerine geçti.

Bir ağabeyi vardı ki;

Buna gıbta ederdi.

Bir gün onu odun taşırken görüp hâline imrenmiş ve;

“Ey Nureddin! Bütün bu nimetleri hep sen yağmaladın, hep sana nasip oldu” demiştir.

● ● ●

Talebelerinden biri hacca gitmişti. Dönüşünde bu zatın yanına gelip “Efendim sizinle Bâb-üs-selâm’da karşılaşıp görüştük” dedi.

O, hiç önemsemedi.

Ve cevaben;

“Herkes biliyor ki evimden çıkıp bir tarafa gitmedim. İnsanlardan birbirine benzeyenler çok olur” dedi.

Meseleyi kapattı.

Talebe ikna olmadı.

Ve bu zata “Efendim, ben iyi biliyorum ki Bâb-üs-selâm’da sizinle görüştüm. Ama siz başka söylersiniz” diye hayretini bildirdi!

Şeyh Nureddin güldü.

Ve ona sevgiyle bakıp;

“Evet haklısın, ancak bunu kimseye anlatma!” buyurdu.

Talebe, “peki” dedi.

Ve kimseye anlatmadı…

Comments are closed.