Duâ almaya bakın!

Duâ almaya bakın!



Cemâleddîn Mahmud Hulvî “rahmetullahi aleyh” hazretlerinin kabri, İstanbul Şehremini semtinde, Şirvânî Dergâhının bahçesindedir.

Bu zât anlatır:

Gencin biri, uzaklarda bir evliyâ zâtın olduğunu öğrenip, ziyâretine gitti bir gün. Kendi kendine;

“O zât bir duâ eder de, kalp gözüm açılır” diye ümitleniyordu.

Günlerce yol gidip, buldu velînin evini.

Kapıdan girerken aksırdı.

Ve “Elhamdülillah” dedi.

O velî de;

“Yerhamükâllah!’ diye mukâbele etti.

Yâni, “Allah sana, rahmetiyle muâmele etsin” diye duâ etti…

İşte ne olduysa o an oldu.

Kalp gözü açıldı gencin.

Ve bütün hücreleri zikretmeye başladı. Daha eşikten içeri girmemişti ki; “Allaha ısmarladık, ben gidiyorum!” dedi.

Mübârek zât;

“Niçin geldin, niye gidiyorsun?” diye sorunca;

“Duânızı almak için gelmiştim. Aldım ve kavuştum murâdıma. İzninizle köyüme dönüyorum” dedi.

Bunu anlattı.

Ve ardından;

“Evet, bu iş böyledir… Kimi kırk sene uğraşır, zor kavuşur. Kimi de kırk sâniyede murâdına erer” buyurdu.

Ve ilâve etti:

“Ümitli olmak lâzım… Allahü teâlâ dünyâda vermezse kabirde verir. Kabirde vermezse mahşerde verir. Daha olmazsa mîzanda verir, sıratta verir, cennette verir. Ama verir. Yeter ki, kul istesin.”

Comments are closed.