Dünyânın âşıkları sarhoşturlar!

“Gönül verdikleri dünyâ onlardan kaçar, hâlbuki onlar dünyâya âşık olmuşlardır.”

 

 

 

Şumeyt bin Aclân hazretleri Tâbiînin büyüklerindendir. Miladi sekizinci asırda yaşadı. Dünyâ için çalışıp, bütün arzusu ve düşüncesi dünyâ olan insanlardan hoşlanmaz, onlardan kaçardı. Bu insanların, uğruna ölmeyi dahi göze aldıkları malları ve mülklerinden, çok kısa bir zaman sonra ayrıldıklarını ve bütün ömürlerini harcadıkları mallarının dünyâda kalıp âhirete bir şey götüremediklerini görür ve bu insanlara acırdı. Onların gafletlerini ve içinde bulundukları hâli anlatarak şöyle buyurdu:

 

“Dünyânın âşıkları (haramlara dalanlar) sarhoşturlar. Gönül verdikleri dünyâ onlardan kaçar, hâlbuki onlar dünyâya âşık olmuşlardır. Süt emen çocukların annelerini arayıp, bağlandıkları gibi dünyâya bağlıdırlar. Aslâ ondan ayrılmayı istemezler. Allahü teâlâ onlardan birisine bir nîmet ihsân ettiği zaman, onlara bir riyâ ve şöhret gelir. Onlar, haram helal her ne olursa olsun dünyâya (mala, mülke) bağlanır, onu isterler. Sonra insanlara döner; ‘Geliniz bizim mallarımıza bakınız’ diyerek övünürler. Müminler ise, kendilerine gelen şeyler için; ‘Allah’a yemîn ederiz ki helâlden olmayan bir şeyde güzellik yoktur. Eğer haramdan olursa Allahü teâlâ onu yok etsin’ derler…

 

Münâfıklara gelince; ‘Bize yazıklar olsun. Keşke bizim daha çok malımız olsaydı’ derler. Çocukları için yağlar ve ballar ister, bunu fakir ve miskin çocukların yanında yerler. Fakir çocuklar annelerine gidip; ‘Ey annemiz, bize yağ ve bal ver. Çünkü biz, filânın çocuğunu, onları yerken gördük’ derler. Onlara anneleri; ‘Bunlar çok pahalı şeyler yavrularım, ben size ancak tuz ve ekmek verebilirim’ der.”
Bu mübarek zat, fâsıklara muhabbet etmez, fıskı hoş karşılamazdı. Buyurdu ki: “Kim, fısktan günahtan râzı olur beğenirse, onu yapanlardan olur. Kim de Allah’a isyân edenleri beğenirse, râzı olursa, Allahü teâlâ onun ibâdetlerini kabûl etmez.”
Şumeyt bin Aclân hazretlerinin oğlu Ubeydullah; babasının dünyâ adamlarını şöyle târif ettiğini haber vermiştir: “Dünyâya düşkün olanlar, akılları kısa ve ahmak olanlardır. Onların arzuları, yiyecekleri, şehvetleri ve kendilerini süslemeleridir. Onlar şöyle derler: Ne zaman sabah olacak. Sabah olsun ki, yiyelim, içelim, oynayalım. Ne zaman akşam olacak? Akşam olsa da uyusak. Onların geceleri pislik içerisindedir, günah işlerler. Gündüzleri ise tembeldirler.”


Comments are closed.