“Edirnekapı Şehitliğine mi?”

“Edirnekapı Şehitliğine mi?”



“Nereye gitmek istediğini sordum. Verdiği cevap içimi ürpertti: Edirnekapı şehitliğine”

 

Geçtiğimiz yıllarda Sarıyer adliyesinde duruşmam vardı. Duruşma sonrası, tanığım genç bir avukata rastladım. Yakındaki, tanıdığım bir lokantada yemek ikram ettim. Yemek sonrası yediğimiz kadayıftan ikimiz için birer paket daha hazırlamasını rica ettim.

Birini arkadaşa hediye edip diğerini arabanın bagajına koyup Bakırköy’deki büroma geldim.

Az sonra Beykoz tarafında oturan, sevdiğim bir arkadaş aradı:

Bu akşam çok güzel bir sohbet var seni oraya götüreyim dedi. Daveti kabul ettim. Telefonda tarif alsam da o semti çok iyi bilmiyordum.

Kavacık’ta bir turizm firması mescidinde akşamı kıldım. O civarda taksicilere adresi sormak istedim. Az önce mescitten çıkan bir genç “Ben de o köydenim. Sizi götüreyim” dedi.

Onunla birlikte tarif edilen yere geldik. Sohbet gerçekten harika olmuştu. Saat 24:00’e geldiğinde izin isteyip ayrıldım.

Dönüşte, ormanlık ve yolda el kaldıran birini gördüm. 35 – 40 yaşlarında nur yüzlü düzgün sakallı biriydi. 60 – 70 metre ilerde durup almak geldi içimden. Dörtlüleri yakarak arabadan inip seslendim:

Hayret, “Senin arabana gelmiyorum!” dedi. İyice meraklanmış bu adamcağızı almayı kafama koymuştum. Arabayı ayağına kadar getirip tekrar davet ettim. Yine binmek istemedi. Israrım sonunda dedi ki:

-Beni ne için götürmek istiyorsun?

-Allah rızası için.

Ses çıkartmadı. Arabaya bindi. Yola koyulduk. İsmini sordum:

-Abdülbâki, ya senin?

-Hasan

-Madem Hak rızası için. O vakit her namaz sonrası sana ismen dua edeceğim. Gittiğim kabirlerdeki mübarek zatların ruhaniyetinden de senin için yardım isteyeceğim.

Enteresan bir sözdü. Fazla konuşmuyordu. Bir ara sordu:

-Nerede oturuyorsun?

-Beylikdüzü’nde.

-Oraları tanımıyorum. Evliya kabirleri olmayan yerleri pek bilemem.

Yine uzun süren bir suskunluğun ardından dua etti:

“İnşallah son nefeste imanla gidersin.

“Şey siz nereye gidiyordunuz?”

Verdiği cevap içimi ürpertti:

“Edirnekapı şehitliğine”

Sonra hiç konuşmadık. Onu şehitliğe kadar götürdüm. Kabristanın kenarına yanaşarak durdum. Beraber araçtan indik. Dedi ki: “İnşallah, hiç ayrılık olmayan Cennet-i âlâda buluşacağız.”

Dua ederek mezarlıklara doğru yürüdü. Karanlıkta, kabirler arasında kayboldu.

Gece saat 01:00 olmuştu. Tuhaf duygular içinde arabaya binerek evimin yolunu tuttum. Rabbim şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine ülkemizi korusun.

Rumuz “Av. Hasan” – İstanbul

Comments are closed.