“Eşkıya çetelerinin neredeyse tamamı Ermenilerden!..”

“Eşkıya çetelerinin neredeyse tamamı Ermenilerden!..”




“İngilizler ve Yahudiler; Sırpları, Ermenileri, Rumları, Hinduları tahrik edip kışkırttılar.”

 

 

Osman Bedreddin Efendi:

– Sağda, solda köyleri basıp masum insanların elinde, avucunda ne varsa alıp kaçan eşkıya çetelerinin neredeyse tamamı Ermeni…

– Daha neler duyacağız!

– İngilizler ve Yahudiler; Sırpları, Ermenileri, Rumları, Hinduları tahrik edip kışkırttılar. “Onların devleti var, sizin niçin olmasın? Türkler; ata topraklarınızı gasbetmişler! Ne duruyorsunuz, geri alın!” diyerek tahrik ediyor, üzerimize saldırtıyorlar.

– Ermeni nüfusu çok göstermek için Rusya’dakileri bile buralara getiriyorlarmış! Müslümanları kırınca çoğunluk sağlanıp devlet kurmaları da mümkün olacakmış.

– Onlara kim devlet kurduracak?

– Bunlara destek veren, yataklık eden Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa ve benzeri sömürgeciler… Hepsi de İslâm âleminin ve Müslüman toplulukların başına çullanmışlar, yer altı, yer üstü servetlerini kapışıyorlar, Müslümanları kesiyorlar, katlediyorlar, her türlü ahlaksızlıkları ve her yönden, saldırı üstüne saldırı yapıyorlar. İrili ufaklı düşmanlarının İslâm âleminin başına üşüşmelerini Sevgili Peygamberimiz şöyle tasvir etmişler:

“Bir gün gelecek ‘kâfir’ milletler, sizin başınıza oburların yemek çanağına üşüştükleri gibi üşüşecekler. Orada bulunanlar dediler ki; O gün biz az olacağımız için mi böyle olacak ya Resûlallah? Resûlullah, sallallahü aleyhi ve sellem buyurdular ki: Hayır, o gün siz çok olacaksınız, lakin siz selin üzerinde sürünüp giden çer çöp gibi olacaksınız. Zira Allah heybetinizi ‘korkunuzu’ düşmanlarınızın kalbinden çekip alacak ve sizin kalbinize ‘vehn’ yerleştirecek. Dediler ki; Vehn nedir ya Resûllallah? Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem de buyurdular ki: Dünya muhabbeti, sevgisi ve ölümü kerih, hor görmek, ölüm korkusu…”

– Bir milletin başına bir musibet geldiğinde; “ben nerede hata yaptım?” diye kendine sual sorması ve tövbe istiğfar etmesi lazımdır.

– Eskiden bize böyle öğretilirdi…

– Şimdi de aynısını yapmamız lazım.

– Rabbim encamımızı hayreylesin!.

– Âmin… Âmin…

                   ***

Dost odur ki geç kıza, çabuk sevine.

Kalbi katı olanı koyma evine.

Erkekler, vakit namazı yaklaştığını hesaba katarak, müsaade isteyip dağıldılar.

Yan odada oturan kadınlar, havasızlıktan mı ne ellerini yelpaze gibi sallandırıyorlardı. Bu hareketleri yüzlerdeki hüznü, yarı yarıya saklıyor, ak bileklerini süsleyen, Erzurum işi burmalar, savatlı gümüş bilezikler, görünmesin diye ihramla kapatılmaya çalışılıyordu. Dantelâların, işlemelerin, oyaların, her biri bir sanat eseri el işlerinin rağbet görmediği kederli bir gündü. Süslenmeden gelen bağrı yanık analar, genç kızlar Nine’nin ve ailesinin acılarını paylaştıktan sonra, onlar da biraz önce erkeklerin konuşmalarının tesirinde kalmış olmalılar ki; sözleri döndürüp dolaştırıp Rus ve Ermeni meselesine getiriyorlardı.

DEVAMI YARIN

Comments are closed.