Kahire’de yaşayan evliyanın büyüklerinden Metbuli hazretleri, çocukken Resulullah Efendimizi rüyasında çok görür ve annesine anlatırdı.
Annesi onu dinlerdi.
Ve ona derdi ki:
“Er o kimsedir ki, Resulullah Efendimizi uyanıkken görür ve görüşür…”
Bir müddet geçti…
Uyanıkken gördü.
Annesi sevindi ve;
“İşte şimdi erlik mertebesine kavuştun” dedi.
Metbuli hazretleri, kendi dergâhının tamiri için Resulullah Efendimizle istişarede bulundu…
Danışıp konuştu.
Efendimiz dinledi.
Ve “Ey İbrahim! O dergâhı tamir et. Allahü teâlânın izniyle o dergâh; hacılar, yolcular ve misafirler için çok güzel bir ‘barınak’, doğudan gelecek her çeşit belâya da ‘kalkan’ olacak. Burası mamur olduğu müddetçe, Mısır da mamur olacaktır” buyurdu.
● ● ●
Metbuli hazretleri, dergâhının bahçesine hurma ağaçlarını dikerken birkaç yerde “kuyu” açtırdığı hâlde su bulamayınca zor durumda kaldı.
Düşündü taşındı…
Resulullah’a arz etti.
Server-i Âlem; “İnşallahü teâlâ yarın sana Ali bin Ebi talip’i gönderirim. O sana; Hazret-i Şuayb’ın, vaktiyle koyunlarına su verdiği kuyusunu gösterir” buyurdu.
Ertesi gün oldu…
Alâmetler gördü.
Orasını kazdırınca Hazret-i Şuayb aleyhisselâmın kuyusuna rastladı ve onu açtı. O “kuyu” hâlâ açıktır ve istifade edilmektedir…