“Son nefes hep beynimin bir köşesinde olduğu için, bunu o konuya hizmet vesilesi gördüm…”
Rahatsızlığın teşhisi konulduğunda iki dost grubunda özel olarak paylaştım. Orada yazdıklarımın bir kısmı şöyle idi:
“Sevgili dostlar, oğullarıma daha önce vasiyet etmiştim ki ‘vefatımdan haberdar olmaları için telefon numarası bende kayıtlı olanlara mesaj çekin’ diye. Bir gün, elbet bir gün öyle bir mesaj size gelecek. ‘Babamız Elvan Küçük vefat etmiştir, cenazesi şuradan kaldırılacaktır’ diye…
Bu mesaj şimdi bir nevi o mesajın provası gibi… Hasta olma ile hemen ölümü hatırlamaya itiraz edeceklere şunu söylerim ki; şimdi hatırlamayacağız da, ne zaman hatırlayacağız? Rahmetli babam -söz ölüm getirmez- diyerek dolaylı olarak ölümü hep hatırlar ve hatırlatırdı…”
Bir başka doktor arkadaşımın hobisi hat sanatı ile levhalar, tuğralar yapmaktı.
Daha bu kanser hastalığı bende yokken veya varsa biz bilmiyorken yepyeni bir teknikle çok ilginç çalışmalar yapmıştı. Allahü teâlânın ve Peygamber efendimizin ism-i şerîfi yazılı tablolar gece zifiri karanlıkta bile parlayan fosforlu özel boya ile yapılmıştı.
“Elimde birkaç tane var, isteyen arkadaşlara verebilirim” demişti.
Son nefes hep beynimin bir köşesinde olduğu için, bunu o konuya hizmet edecek bir vesile olarak gördüm. “Ayrı ayrı ism-i şerif değil de, Kelime-i tevhid yazılı fosforlu tablo yap, hemen alayım” dedim. Bu isteğim hazırda yoktu ve özel olarak çalışması gerekiyordu. Epey zaman geçti, yapamadı. Kendince mazeretleri vardı. Her gördüğümde siparişimi hatırlattım. Sekerât hâlinde, yani ölüm hastası olduğunu duyduğumda karşısına onun yapacağı bu tabloyu koyacağımı, acele etmesini söyledim.
En son gördüğümde “başkasından vazgeçtim, inşallah ben ölmeden bu tabloyu yetiştirirsin” diye sitem ettim. Hastalığımı duyar duymaz tabloyu hazırlamış. Dün aradı:
“Abi tablon hazır” dedi.
Artık hangi sekerât hastasının gözünün önüne bu tabloyu koymak nasip olur göreceğiz. Bana mı, ona mı veya kime, kimlere?
Daha önce yaşadığım akciğer hastalığında duanın önemini bizzat yaşamış, canlı şahidi olmuştum. Buzlu cam gibi olmuş ciğerlerim için kortizon tedavisine başlamadan önce son bir kontrol yapıldığında doktorlar şoke olmuş “tedaviye gerek yok, vücut kendini yenilemiş” demişlerdi.
Sevgili okuyucularından kendim, ailem, bütün hasta Müslümanlar için dua istirham ediyorum…
Elvan Küçük-İstanbul