Güneş bile güne nazlanır

Güneş bile güne nazlanır




Her sonuç saatini bekler. Yolculuk yol bittiğinde tamamlanır. Ayaz cemre düştüğünde elini ayağını çeker topraklardan. İnsan kendisine sevgi gösterip yaklaşana biraz geri durur. Sevgisini daha iyi açık etsin diye. Duymak ister “nasıl bir hayranlık bu” diye. Yaradan ihsan eder çocukları… Onlar kırk sevdayla büyür, büyütülür. Sen emeklerini ondan kıskanmaz iken o bile sana mesafeli olur. Yitirilmiş duyguların varsa çocuk sevgisi hiç olur sende.

Hayatın içindeki güzelliklerden sınırsızca çekip alırken kim sana yeter diyor? Bunları verene teşekkür ettin mi hiç? Benim dedin, ben kazandım dedin, meydan okudun. Hâlbuki hiçbirinin toprağı senin değildi. Hazıra kondun, sahip oldun.

Tüm yaratılanlar toplanıp kendilerine kâinatın dışında bir hayat kurmaya kalksalar nereden başlarlar acaba. Burada kullandıklarının kirasını ödeyebilirler mi giderken? Bir daha buraya geri dönmeyeceğiz diye söz verebilirler mi?

Ay bile gelgit olsun ister mavi sularda. Yağmur yağmadan evvel rüzgârı çağırır hafiften. Gözlere sıradan bir tabiat olayı gibi görünür. Defterlere sığmayan yazılmamış gerçekleri vardır ibret kaleminin. Güneş bile güne naz eder.

Acele etmek yok öyle. Gezegenler dahi oluşurken sıra beklediler. Biri soğurken diğeri yanıp patlamaya hazırlandı. Evrenin trafiğini ne diye aksatmaya kalkıyorsun. Sevdiğin her şeyi alırken bir ses sana dur bakalım yavaş ol demedi değil mi?

Yavaşlamalısın. Daha sakin olmalısın. Hayat ve işler arasındaki uyumu ancak böyle idare edebilirsin. Kimse işlerini halledip mezara girmiş değildir. Yalnızca acil olan gerçeklerde acele etmelisin ki birileri sana haklı olarak yol versin. Durdurup da “ne bu telaşın? Acile kan mı yetişecek, fırına un mu yetişecek?” demesin…

               Sinan Korkmaz-Düzce

 

ŞİİR

 

 

   Engelliden ibret alalım

 

Gözlerini kapat şükret hâline

Allah sağlık vermiş bak bedenine

Belki sen de düşersin onun yerine

Ellerini uzat sen de engelliye

 

Sanma ki ömrümüz hep böyle gider

Gün olur hayatımız engele düşer

Allah bize engelliyi ibret eder

Düşmeden uzan sen de engelliye

 

Hep birlikte engellilere bakalım

Bir olup onların elinden tutalım

Onları gördükçe hep ibret alalım

Düşmeden uzan sen de engelliye

 

Şükrü düşürmeyelim dilimizden

Daim tutalım bir engelli elinden

Görüp yardım edelim biz gönülden

Düşmeden uzan sen de engelliye

                     Muzaffer Özdemir

 

 

UNUTULMAZ MEKÂNLAR

 

ILGAZ DAĞLARI: Batı Karadeniz bölgesinde güzelliği ile meşhur bir sıradağ. Ilgaz Dağları, batıdan doğuya doğru yükselen ve nadir geçit veren bir dağ silsilesidir. Mevcut geçitlerden en mühimi şimdiki Ankara-Kastamonu kara yolunun üzerinden aştığı Ilgaz Dağı geçididir. (1775 m) Batı Karadeniz bölgesindeki dağların en yüksek noktaları Ilgaz Dağlarının doğu bölümü üzerinde toplanmıştır. Bunlar 2587 m yüksekliğindeki Çokal Ilgaz, 2570 m yükseklikteki Ilgaz Haceti ve 2312 m yükseklikteki Hacettepe’dir. Batıda bulunan en yüksek noktası 1980 m ile Kel Tepe’dir.

Ilgazların ortalama yüksekliği 1500 m civarındadır. Ilgaz Dağları bölgesinde çok ılımlı bir kara iklimi hüküm sürer. İlkbahar ve yaz mevsimleri uzundur. Bölge çok az yağış alır. Bu sebepten dağlar gür olmayan ormanlar ve ağaçlıklarla kaplıdır. Çok zaman yeşil görünür. Güney yamaçları meşe ağaçlıkları, kuzey ve yüksek bölgeler köknar ve ladin ağaçları, batı kesim gürgen ve akasya ağaçları ile kaplı olup, doğu kesimde bozkır alanlar mevcuttur. Tabiat güzellikleri ile meşhur olan dağ, yerli ve yabancı turistlerin alâkasını çekip gezilmektedir.

Comments are closed.