Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) anlatıyor: “Sevgili Peygamberimiz, her sabah namazını kıldırdıktan sonra nur yüzünü Eshaba döndürüp sorardı:
‘Hasta bir kardeşimiz var mı?’
Varsa ziyaretine giderdi.
Yoksa sorardı yine:
‘Cenazesi olan var mı?’
Var denirse yardımına giderdi.
Yoksa tekrar sorardı:
‘Bu gece rüya gören var mı?’
Varsa tâbir ederdi.”
***
Yine o naklediyor:
“Ensardan bir genç vefat etmişti.
Bu gencin yaşlı bir annesi vardı ki kederinden devamlı ağlıyormuş!
Gerçi biz de üzülmüştük…
Efendimiz de üzülmüşlerdi!
Velhasıl Peygamber Efendimizle ikimiz evlerine taziyeye gittik.
Gencin cenazesi henüz defnedilmemiş, kenarda duruyordu…
Biz içeri girdik.
Gördük ki annesi ağlıyor!
Ve gözyaşları döküyor!
Efendimizi görür görmez ellerini kaldırdı ve yaşlı gözlerle;
‘Yâ Rabbî! Habibinin hürmetine oğlumu bana geri ver’ diye yalvardı
Duası ânında kabul oldu.
Zira gözlerimle gördüm…
Delikanlı o anda açtı gözlerini…
Ve dirilip ayağa kalktı.
Hatta gelip sofraya oturdu.
Birlikte yemek yedik.”