Hayır, o vefat etmedi

Büyük âlim İmâm-ı Ebû Yûsüf hazretleri, yoğun olarak ilim tahsil ettiği yıllarda hastalandı bir gün.
Ve gittikçe ağırlaştı.
Öyle ki, iyi olma ümidi kalmamıştı. Hattâ nefes alamaz hâle gelmişti ki, bir yakını İmâm-ı âzam hazretlerine gidip;
– Efendim, İmâm-ı Ebû Yûsüf bu akşam vefat etti, diye haber verdi.
Hazret-i İmâm;
– Hayır, vefat etmemiştir, buyurdu.
Adam tekrar etti sözünü:
– Maalesef efendim, bu akşam vefat etti.
Hazret-i İmâm yine;
– Yok, vefat etmemiştir, buyurdu.
Adam geri dönüp geldiğinde, Ebû Yûsüf hazretlerini hayatta buldu.
Tekrar hazret-i İmâma gelip;
– Efendim, siz Ebû Yûsüf hazretlerinin ölmediğini nasıl anladınız? diye sordu.
Büyük İmâm;
– Çünkü O, ilme çok çalıştı, çok gayret gösterdi. Meyvelerini almadan ölmez, buyurdu.
Hakîkaten İmâm-ı Ebû Yûsüf hazretleri, İmâm-ı âzam hazretlerinin ilmini yaymakla meşhur oldu. Bu hususta ilk kitap yazan da Odur.
***
Bir gün, bu zâta;
– Efendim, her Müslüman, ölürken Peygamber Efendimizi aleyhisselâm görecekmiş, öyle mi? diye sordular.
Cevabında;
– Evet, sâlih bir Müslüman, ölmeden önce muhakkak Peygamber aleyhisselâmı görür, konuşur, Kevser havuzundan içer, buyurdu.
– Sâlih Müslüman olabilmek için ne lâzım efendim?
– İslâmiyeti bilmek ve bildikleriyle amel etmek lâzım. Mesela beş vakit namaz çok mühimdir. Kılmayan, sâlih Müslüman olamaz.

Comments are closed.