İbrâhim Dede buyurdu ki: “İlim, Allahü teâlâdan korkmak ve ona ibâdet etmek için öğrenilir.”
İbrâhim Dede Mevleviye yolunda yetişen evliyânın meşhurlarındandır. Ayrıca şâir olup şiirlerinde “Şâhidî” mahlasını kullanmıştır. 1470 (H.875) de Muğla’da doğdu. On sekiz yaşına kadar memleketinde, sonra Bursa ve İstanbul’da çeşitli ilimleri tahsil edip ilimde yetiştikten sonra, Afyonkarahisar’da Sultan Divânî hazretlerinin sohbetlerinde bulunarak tasavvufta kemâle erdi. 1550 (H.957) senesinde Muğla’da vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
“İlmine ve ameline güvenerek, bu hâliyle kendini din kardeşlerinden üstün zanneden kimsenin ilmi de ameli de zâyi olmuştur.”
“Kötü işler hastalıktır. Âlimler ise hastalıklara ilâçtır. Âlimler bozulur, kötü işlere bulaşırsa, hastaları kim iyileştirecek?”
“İlim, Allahü teâlâdan korkmak ve ona ibâdet etmek için öğrenilir.”
“İlim öğreten birini buldukça öğrenmeye devâm ederiz.”
“Haram para ile sadaka veren, câmi yaptıran, hayrat yapan kimse, kirlenmiş elbiseyi idrar ile yıkayan adama benzer ki, daha çok pislenir.”
“Ana-babaya, helâl ve mubah olan işlerde itâat edilir. Haram ve şüphelilerde değil.”
“Bir kimse Allahü teâlânın bütün emirlerini yerine getirip kalbinde az bir dünyâ sevgisi bulunsa, kıyâmet günü herkesin huzûrunda; ‘Bakın bu filân oğlu filân kimsedir. Bu Allahü teâlânın kendisine, sivrisineğin kanadı kadar kıymet vermediği dünyâya gönül verdi’ diye nidâ edilir. Bu hâlden dolayı öyle mahcûb olur ki, yüz etleri dökülecek gibi olur.”
“Bu zamanda helâl lokma yemek zorlaştı.”
“İyi ve kötü amellerin kendilerine mahsus kokuları vardır. İyiliğin kokusu çok hoş, kötülüğün kokusu ise, rahatsız edicidir. Kalbde kötülük yapmak için bir meyil olduğu anda kokusu, insanın yanındaki meleklere gelir. İyilik durumunda da iyi kokuyu hemen alırlar. Nasıl ki o melekler, sizi hiç rahatsız etmiyorlarsa, siz de onları rahatsız etmeyin.”
“Yemeklerini toplu olarak bir sofrada yiyen ev halkına meleklerin duâ ettiğini duydum. Bunlara Allahü teâlâ rahmet eder.”
“Bir din kardeşin seni ziyârete geldiği zaman ona; ‘Yemek yer misin? Karnın aç mı? Bir şeyler getireyim mi?’ diye sorulmaz. Hemen bir şeyler hazırlanıp getirilir yemezse kaldırılır.”
“Sende olmayan meziyetleri söyleyerek seni medheden kimse, hiç şüphe yok ki, sende olmayan günahı söyleyerek seni kötüler.”