İnsanlara nasihat ederken…

İnsanlara nasihat ederken…



Emr-i mârufu Allah rızası için yapmak ve söylediğinin kitaptan vesikasını bilmek ve fitneye sebep olmamak lâzımdır.

 

Feşşâş Magribî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Tunus’ta doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1031 (m. 1622)’de tâûndan (veba) vefât etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:

Farzların yapılmasını, haramdan sakınılmasını emretmek, farz-ı kifâyedir. Sünnetin yapılmasını emir, mekruhtan nehiy, menetmek, sünnettir. Haram işlemekte olan, el ile menedilmez. Söz ile menedilir. Yâni, kötülüğü, zararı anlatılır. Haram işlemeye hazırlanan, el ile menedilir. Söz ile, el ile nehyederken, fitne, zarar çıkarmamak lâzımdır. Nehyin faydalı olacağını önceden bilmek lâzımdır. Zann-ı gâlib, yâni çok zannetmek de, bilmek demektir. Hubb-i fillah, buğd-i fillah olmayınca, yapılan ibâdetlerin faydası olmaz. Emr-i mâruf özürsüz terk edilirse, duâlar kabul olmaz. Hayır ve bereket kalmaz. Cihâdda ve müşkül işlerde zafer nasip olmaz. Gizli işlenen günah, bunu işleyene zarar verir. Açıkça işlenirse, herkese zararı dokunur. Bir kimsenin kötülemesi ile, bir insanı kötü bilmemelidir. Bir kimsenin kötülemesi gıybet olur. Bunu dinlemek de haram olur.

Bir insanın fâsık olduğu, iki âdil şâhidin, bunun bir münker işlediğini gördüklerini bildirmeleri ile veya kendi tecrübesi ile anlaşılır. Günah işliyeni görüp de, gücü, kudreti olduğu hâlde, nehyetmemek, (Müdâhene) olur. Müdâhene edenlerin, kabirden maymun ve hınzır şeklinde kalkacakları, hadis-i şerifte bildirilmiştir. Emr-i mâruf yapanı, arkadaşları sevmez. Müdâhene yapanı severler.

Zâlim olan hükûmet adamlarına söz ile emr-i mâruf yapmak, cihâdın en kıymetlisidir. Nasihat vermeye gücü yetmezse, kalbi ile reddetmek de cihâd olur. Devlet adamları el ile, âlimler söz ile, diğer Müslümanlar kalp ile emr-i mâruf yapar.

Emr-i mârufu Allah rızası için yapmak ve söylediğinin kitaptan vesikasını bilmek ve fitneye sebep olmamak lâzımdır. Sözünün faydası olmayacağını ve fitne çıkmasına sebep olacağını bilen kimsenin emr-i mâruf yapması vâcib olmaz. Hattâ, bazen haram olur. Böyle zamanda, fitneye sebep olmamak için, evinden çıkmamalıdır. Fitne çıkarsa veya hükûmet zulüm yapar, fesat çıkarırsa, o şehirden, beldeden hicret etmek lâzım olur. Hicret mümkün iken, hükûmetin ikrâh etmesi, zorlaması, günah işlemek için özür olmaz. Hicret mümkün olmazsa, bir kenâra çekilmeli, kimseye karışmamalıdır. Sözünün faydası olmayacağını ve fitne çıkmayacağını bilirse, emr-i mâruf yapmak vâcib olmaz, müstehab olur…

Comments are closed.