“Kazancımı başkasına mı yedireceğim?”

“Kazancımı başkasına mı yedireceğim?”



“Yaşadı yıllar yılı hayatla dalgasını geçerek. Her konuştuğuyla alay eder gibi üstten konuşarak.”
 

 

Bu satırları yazdığımda kendisi, kanser hastası olarak, izbe denilecek kadar berbat bir bodrum katında, kardeşinin insafına terk edilmiş halde, üstelik yatakta bile değil bir kanepe üzerinde hayat mücadelesi veriyor.

Demişlerdi ki gençliğinde ona: “yakışıklısın, boylu poslusun, iyi bir memuriyetin var. Evlensene.”

Dediklerinin hepsi doğruydu. Yakışıklıydı, boylu posluydu. Çok popüler bir devlet kurumunda memur olarak çalışıyordu. Ama evlenme söz konusu olduğunda alaycı bir şekilde gülüyordu:

“Ben kazancımı elin kızına mı yedireceğim?”

“Evlendiğin eşin el mi olur? Bu ne biçim mantık?”

“Siz bilmezsiniz, onlar insanın parasını yer, kenara bırakır”

Hâlbuki annesi babası hayattaydı ve çok da iyi bir aile ortamı vardı. Ama bu sırf parasını başkasına yedirmemek için evlenmedi…

Yaşadı yıllar yılı hayatla dalgasını geçerek. Her konuştuğuyla alay eder gibi üstten konuşarak. Parası bankada birikiyordu… Borsada da kendi çapında oynuyordu. Çünkü hisse senetlerinden söz ediyordu, bazen sert iniş veya büyük çıkış olduğunda hayretini filan dile getiriyordu.

Bayramdan bayrama evlerine gittiğimizde görürdük kendisini. Jilet gibi giyinirdi… Doğrusu bakımlıydı, temizdi…

Derken hayat bir un gibi eledi herkesi… Önce baba vefat etti… Aradan sekiz on sene geçtiğinde anne vefat etti… Eh bizim delikanlı da altmışlı yaşlara doğru gelmeye başladı…

Derken işte bu onulmaz dert geldi onu da buldu… Kimi kimsesi var mıydı? Bir kardeşi vardı… O da evlenip eşinden ayrılmıştı…

Derken tanıdığı bir doktor dedi ki kendisine “Her doktora kendini deneme tahtası yaptırma” Git otur oturduğun yerde… Senin çok ciddi bir durumun yok…

Ama bizimki pimpirikliydi. Ona sordu buna sordu, derken bir doktorun kendisini ameliyat edeceğini söyledi.

Bütün yakınları dedi ki, “tanıdık doktorun sözünü dinle” Hatta Almanya’dan bir tanıdığı hekim de diyor ki, “eğer bu sebepten dolayı ameliyat olursan mezarını da hazırla”

Kimseleri dinlemedi, o kardeşinin dediğine göre hareket etti… Gitti ameliyat oldu… Ondan sonra da kemoterapiler ve peşinden özel ağrı tedavileri gelmeye başladı…

Bunun yaşlanma sebebiyle eskisi gibi gözleri de görmüyordu. Evde kendisine bakacak kimse yoktu.

Kardeşi ise internette parayla kumar oynuyordu. Bir bardak su istediğinde “tamam birazdan” diyecek kadar umursamaz davranıyordu. DEVAMI YARIN

Comments are closed.