Bana Şâd-ı dil’i çağırınız!

Sehl bin Abdullah Tüsterî hazretleri; ölüm hastalığında son nefeslerini veriyordu ki, talebeleri;   “Efendim, yerinize kimi bırakıyorsunuz?” dediler.   Buyurdu ki: “Şâd-ı dil’e bırakıyorum.”   Talebeler şaşkın hâlde birbirlerine bakıp “Hocamızın aklı gitti” dediler.   Zîra bir kâfirin ismiydi bu.   Sesler yükselince;   “Kalkınız, bana Şâd-ı dil’i çağırınız!” buyurdu.   Önce tereddüt…

Devamını oku

“Dünyâ, imtihân için sâlih kullardan alındı”

“İnsanı, Allahü teâlâdan uzaklaştıran perdelerin en zararlısı, dünyâ düşüncelerinin kalbe yerleşmesidir.”       Şemsüddîn Muhammed Rûcî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1417 (H. 820) senesinde Türkistan’da Rûc köyünde doğdu. Mevlânâ Sa’düddîn’in sohbetine kavuşarak yüksek derecelere ulaştı ve icazet verilerek talebe yetiştirdi. 1498 (H. 904) senesinde vefât etti. Buyurdu ki:   “İnsanı,…

Devamını oku

Ey bedevî! Keşke, anan seni doğurmamış olaydı!

Bir bedevî kızıl bir deve üzerinde gelip Hazret-i Alî’ye şöyle sordu: “Çabuk bana Ebû Bekr’den haber ver! O Cennette midir?”       Hazreti Ebû Bekr’in faziletleri, üstünlükleri çoktur. Bunların her biri, Kur’ân-ı kerimin, hadis-i şeriflerin ve Eshab-ı kiram ile diğer din âlimlerinin haber vermesiyle anlaşılmıştır. Dini kuvvetlendirmek ve Peygamberlerin efendisine yardım…

Devamını oku

Dünyayla işin kalmadı ey nefsim!

Horasan evliyâlarından Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretlerine, annesinden çok mal kaldı.   Hepsini fakîrlere dağıttı.   Kimde ne alacağı varsa onlara bağışlayıp hakkını helâl etti.   Sonra da Kâbe-i şerîfi tavaf için yollara düştü…   Kendi kendine;   “Ey nefsim! Dünyâyla işin kalmadı. Sana, bundan sonra âhiret lâzım. Sakın dünyâlık bir şey isteme…

Devamını oku

Dünyâ ehlinin bile ilme saygısı vardı!

“Bizden önceki âlimler, ilme sarılıp, dünyâya ehemmiyet vermezlerdi.”       Vehb bin Münebbih hazretleri Tâbiîn devrinde yetişen büyük âlimlerdendir. 645 (H.24) senesinde Yemen’de Sana’da doğup, 741 (H.124) yılında yine burada vefât etti. Ebû Hüreyre, İbn-i Abbâs, İbn-i Ömer, Abdullah bin Amr bin Âs, Hemmâm bin Münebbih “radıyallahü anhüm” ve…

Devamını oku

Eskiyen Mushaf’ı yakmak!..

Eskimiş Mushafları, yakıp külünü gömmek veya külünü denize, nehre koymak lazımdır.       Sual: Evlerde yıpranmış, sayfaları kopmuş, okunamaz durumda olan Kur’ânlar, Mushaflar yakılabilir mi veya ne yapmalıdır?   Cevap: Konu ile alakalı olarak  Berîkada deniyor ki:   “Tâtârhâniyyede, yırtık, eski olup kullanılamayan Mushaf-ı şerif yakılmaz. Temiz beze sarıp toprağa gömülür.…

Devamını oku