İnşallah oğlun da senin gibi olur

İnşallah oğlun da senin gibi olur “Yıllar su gibi akıp gitti. Babasını otuz yıl önce şehrin mezarlığına defneden Ahmet de yaşlanıverdi.”   Ama Nasreddin eline kapanan köylüye izin vermedi: “Estağfirullah efendim, biz kimiz ki elimizden öpmek istersin. Haydi haydi, hayvancağızı yolda koma, bak nasıl melul melul etrafına bakınıyor.” Köylü, derin…

Devamını oku

İnsanlara bir şeyler vermenin üstünlüğü

İnsanlara bir şeyler vermenin üstünlüğü Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Herhangi bir Müslümân, kendi ehline/âilesine, Allahü teâlânın rızâsını umarak infâk ederse, bu nafaka onun için sadaka olur.”       Dünkü makâlemizde, birazcık “infâk”tan bahsettik; bu konuda birkaç âyet-i kerîme ile bir hadîs-i şerîfi (meâl olarak) zikrettik. “İnfâk” konusunda, aslında Sevgili Peygamberimizin birçok…

Devamını oku

“En hayırlı saf, ilk saftır…”

“En hayırlı saf, ilk saftır…” “Camiye girince ön safa durmalı, yaşlılar var diye geride durmamalı! Birinci safta yer varken, ikinci safta durmak mekruhtur!”     Mûsâ bin Yûnus hazretleri Şâfii âlimleridendir. 551 (m. 1156)’da Musul’da doğup, yine burada 639 (m. 1241)’da vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki: Camide riayet edilmesi gereken…

Devamını oku

Kendine kıymet verenin, kıymeti olmaz

Kendine kıymet verenin, kıymeti olmaz İnsan, nefsini ne kadar aşağılarsa, Allahü teâlâ indinde kıymeti o kadar yükselir.   Sual: Bazı kimseler, hep kendinden bahsedilsin, kendisi övülsün, kendisi önde olsun ister. Böyle kendine kıymet vererek önde olmayı istemek, dinimizce doğru mudur? Cevap: Tekebbür, kibir sahibi olma, kendini büyük gösterme anlamındadır. Mütekebbir…

Devamını oku

Hayvanları niçin incitirsin?

Hayvanları niçin incitirsin? Tebriz’de yetişen veilerden Siraceddin Ömer Halveti hazretleri zamanında şehrin vâlisi ava çıkmıştı. Vâlinin önüne bir “ceylân” çıktı. Onu görünce, atını peşinden sürdü. Bir zaman takip etti fakat yakalayamadı. Önüne “bir ırmak” çıktı. Ama avdan vazgeçmedi. Atını ırmağa sürdü. Irmağı geçmek üzereyken sular yükseldi ve vâli boğulmak tehlikesiyle…

Devamını oku

Yirmi yıl sonra gelen borçlu

Yirmi yıl sonra gelen borçlu “Birlikte yolculuk mu etmişlerdi, yoksa hac arkadaşı mıydı? Birlikte askerlik mi yapmışlardı?..”   Bir gün bir köylü adam çıkageldi bu kunduracı Hacı Nasreddin’in dükkânına. Yaşını başını almış, saçı sakalı ağarmıştı. Üstü perişandı, belli ki fukaraydı. Hacı ile yaşıt sayılırlardı. O da 70’ine merdiven dayamış, adamakıllı…

Devamını oku