“Kıyâmet günü şefaat ederim”

“Kıyâmet günü şefaat ederim” “Medîne-i münevvereye, sırf Allah rızâsı için beni ziyâret etmeye gelen kimse, kıyâmet günü bana komşu olur ve ona şefaat ederim.”     Sadreddîn ibn-i Vekîl hazretleri fıkıh, usûl ve hadîs âlimidir. 666 (m. 1267)’de Mısır’da Dimyât’ta doğdu. 716 (m. 1316)’da Kâhire’de vefât etti. Kitaplarında naklettiği hadis-i…

Devamını oku

“Bu hâli hiç kimseye söyleme!”

“Bu hâli hiç kimseye söyleme!” İstanbul evliyasından Seyyid Nizam hazretleri; uzun boylu, yassı yanaklı, elâ gözlü, açık kaşlı, yuvarlak yüzlü, lisanı çok düzgün olup, ceddi Hazret-i Ali gibiydi. Hem heybetliydi! Hem de sevimli… Bir sevdiği anlatır: Seyyid Nizam Efendi’yle beraber hacca gitmek üzere yola çıktık. Haccı eda ettik. Nihayet Medine-i…

Devamını oku

En zor iş, din kitabı yazmaktır!

En zor iş, din kitabı yazmaktır! “En zor iş insanlara İslâm’ı anlatmaktır. İyi bilmeden bir meseleyi söylerse, her kelimesinden mesul olur. Dediği doğru olsa içinde ufak bir menfaat yatıyorsa, her dediği zehirdir!..”     İslâm büyüklerinin vecîz sözleri pek çoktur. Bugün onlardan bir demet sunmak istiyoruz sizlere… * Bir din…

Devamını oku

Fıkıh ilmi ve fakihler…

Fıkıh ilmi ve fakihler… Ahkâm-ı ilâhiyyeyi bildiren ilme (Fıkıh) ilmi denir. Fıkıh âlimlerine (Fukaha) denir. Fukahanın muhtelif mezhepleri vardır.   Abdülvehhâb ibn-i Vehbân hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh ve kırâat âlimidir. 730 (m. 1329)’da doğdu. 768 (m. 1367)’de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki: İslâmın vâciblerinden biri, (Ahkâm-ı ilâhî)yi öğrenmektir. Bu da,…

Devamını oku

Şakalaşmak güzeldir ancak ölçülü olursa…

Şakalaşmak güzeldir ancak ölçülü olursa… Düşmanlıkların çoğu, aşırı şakalaşmaktan meydana gelir. Buna, zaman zaman hepimiz şahit oluruz. Bazen dinleyenleri daha çok güldürebilmek için lâtifelerdeki ölçüyü kaçırıyoruz.   Lâtife yapmak, şakalaşmak güzeldir, ancak belli bir ölçüde olursa. Şakayı tuza benzetmişlerdir. Hiç tuz olmazsa yemeğin tadı olmaz, çok olursa o zaman da yenmez!..…

Devamını oku

“Derimizi yüzseniz de dönmeyiz!”

“Derimizi yüzseniz de dönmeyiz!” Hazret-i Yasir (radıyallahü anh), iş bulmak için Yemen’den Mekke’ye geldi ve Ebu Huzeyfe ile tanışıp yanında hizmetçi olarak çalışmaya başladı. Efendisi onu, cariyesi Sümeyye ile evlendirdi. Nihayet iki oğulları oldu. Ammar ve Abdullah. Ebu Huzeyfe ve kabilesi, Yasir ailesini çok seviyordu. Ancak Sevgili Peygamberimiz İslâm’ı tebliğ edince; Yasir ailesi…

Devamını oku