Bunların hepsi iftirâdır!

(Dünden devam) Hazret-i Osmân’ı çağırıp sordu. O da cevâben; “Bu sözü münâfıkların yaydığından hiç şüphem yoktur. Hepsi iftirâdır. Allahü teâlâ, senin gölgeni bile yere düşürmüyor ki, habîs bir adam mübârek gölgene basmasın” dedi. Resûlullah sevindi. Hazret-i Alî’ye sordu. O da şöyle arzetti: “Bu sözler iftirâdır. Bir gün sizinle namaz kılıyorduk.…

Devamını oku

Vallahi bilmem ki!..

(Dünden devam) Babam cevâben; “Vallahi bilmem ki, Resûlullah’a ne cevap vereyim. Bizim kavmimiz câhiliyet devrinde putperest idi. Ama hiç kimse bizim kadınlarımıza böyle bir şey söyleyemezdi. Şimdi elhamdülillah kalblerimiz İslâm nûru ile parladı. Evimiz İslâm ışığı ile aydınlandı. Herkes bizim için böyle söylüyorlar. Ben, Resûlullaha ne diyeyim?” dedi. Anneme döndüm.…

Devamını oku

Annesi hayatta olsa idi

Naklolunur ki, Server-i Enbiyâ “sallallahü aleyhi ve sellem” Hatîce-i kübrâ “radıyallahü anhâ” hazretlerinden altı evlâd-ı kirâmları vücûda geldi. İkisi erkek idi. Dördü kız idi. Hatîce-tül Kübrâ “radıyallahü anhâ” Fâtıma-tüz Zehrâ hazretleri küçük yaşta iken vefât etti. Sultân-ı kevneyn ve Resûl-i sekaleyn hazretleri hazret-i Fâtıma’yı bülûğ çağına kadar kendisi terbiye ettiler.…

Devamını oku

Allahü teâlânın emr-i şerîfi nedir?

(Dünden devam) Hazret-i Cebrâil‘in elinde bir altın sini, üstünde altın bohça vardı. Yanında bin melek vardı. Ardından hazret-i Mikâîl geldi. Elinde bir altın sini. Bir altın bohça. Ardında bin melek. Sonra hazret-i İsrâfîl aleyhisselâm geldi. Elinde bir altın sini. Üzerinde bir altın bohça. Yanı sıra bin melek. Onun ardınca, hazret-i…

Devamını oku

Cenneti süslediler

(Dünden devam) Hazret-i Cibrîl arzetti: “Yâ Resûlallah! Hak teâlâ meleklere emretti. Cennet kapılarını açtılar. Cenneti süslediler. Cehennem kapısını kapattılar. Yedi kat gökte ve yerde ne kadar melek varsa gelip, Arş-ı âlâ gölgesinde, Tûbâ ağacının altında, toplandılar. Hak teâlâ emretti. Tatlı bir rüzgâr esti. O rüzgârla Cennet ağaçlarının yaprakları birbirine dokunup…

Devamını oku

Mehire râzı değilse!

(Dünden devam) Alî bin Ebî Tâlib “radıyallahü anh” bizzat kendisi hutbeyi okudu. “Dörtyüz akçe” mehir ile nikâh eylediler. Bunu hazret-i Fâtıma‘ya müjdelediler. Ancak O, bu mehire râzı olmadı. Hazret-i Cibrîl geldi. Resûl-i ekreme “aleyhisselâm”; “Yâ Resûlallah! Allahü tebâreke ve teâlâ hazretleri buyurdu ki; ‘Fâtıma dörtyüz akçe ile nikâha râzı değilse,…

Devamını oku