Cezalı şehirler

Batı hukuk tarihinde, çocuklar ve deliler fiillerinden dolayı cezalandırıldığı gibi; ölülere, hayvanlara, hatta cansız varlıklara ceza verildiği olurdu. Daha da garibi, bir savaş kaybedildiği zaman, silahlara ceza verilirdi. Toplar, zincirlenir; kılıçlar, pantolonun içine sokulurdu. Cansızların cezalandırılması geleneğine, cezalı şehirlerle biz de katkıda bulunmuşuzdur. Çoklarından “bu vilâyet cezalı”; “şu kasaba cezalı”…

Devamını oku

‘Hatalı olduğunu anlarsan, doğruya dönmekten çekinme!’

Vaktiyle Avrupa’da dâvâlara soylular veya kralın tayin ettiği sıradan memurlar bakarken, İslâm İmparatorluğu’nda hukuk âlimleri hâkimlik yapardı. Hâkimlere ictihad hürriyeti tanınmış; bir ictihadın, bir başkasıyla bozulamayacağı hükmü getirilmiştir. Hâkim, önüne gelen davaya bakar; kendi ictihadına; müctehid değilse, mezhebine göre hüküm verir. Usulüne uygun verilmiş kararı, hükümdar bile bozamaz. Taraflar, hâkimin,…

Devamını oku

Deniz hamamından kadınlar plajına

Vaktiyle erkeklerle kadınların ayrı ayrı denize girdiği deniz hamamları vardı. Yeni devirde denize karışık girmenin yaygınlaşmasıyla, bunlar birer ikişer ortadan kalktı. Yerini kadınlar plajı aldı. Muhafazakâr turizmcilerin açtığı kadınlar plajı, 28 Şubat hengâmında kapatılmıştı. Geçenlerde, Antalya’da “kadınlara pozitif ayrımcılık” için kurulan kadınlar plajının, böyle bir hayat tarzını kabul etmediklerini söyleyen…

Devamını oku

Ateş hattında eksantrik bir topluluk: Yezidîler

İçine kapalı bir topluluk olan Yezidîlerin farkına, Türk amme efkârı, 80’lerdeki anarşi devrinde siyasî sebeplerle toplu halde İsveç’e iltica etmeye başladıkları zaman vardı. Gazeteciler Mardin’deki Yezidî köylerine gidip, “Şeytana Tapınanlar Arasında” başlıklı sansasyonel ve biraz aşağılayıcı röportajlar yapardı. Yezidîler, şimdi de yanlış olarak “Sünnî” diye lanse edilen, IŞİD katliâmları ile…

Devamını oku

“Cumhurbaşkanı necidir? Başbakan ne iş yapar?”

Reisicumhur bir talimat veriyor; başvekil ayrı talimat veriyor. Ne yapacağımı şaşırdım” diyordu Hâriciye Vekili Tevfik Rüştü Aras 1937’de Nyon Konferansı’na giderken. Bu yüzden Atatürk ile İnönü arasında da ciddi bir gerginlik yaşanmıştır. Güçlü cumhurbaşkanının bulunduğu parlamenter sistemlerde bu, kaçınılmazdır. Sonradan Celal Bayar ile Adnan Menderes; Turgut Özal ile Yıldırım Akbulut…

Devamını oku

Dostlarımız yenildiği için biz de yenilmiş sayıldık!

Bazı yazarlar, I. Cihan Harbi’nin kopmasını yeni bir buluş olan telgrafa bağlar; o zamanki liderler, seferberlik öncesi müzâkereleri telgrafla yapmamış olsaydı, savaşın önlenebileceğini söyler. Zira devlet adamları, telgrafın, mektubun yerini almasıyla ortaya çıkan hızlı bilgi akışına alışık değildi. Gelen bilgileri doğru değerlendiremediler, acele ettiler. Âdetâ basiretleri bağlandı. Hayal olan “Güzel…

Devamını oku