İnsanlık, o büyüklere her zaman muhtaçtır

Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî bin Seyyid Mustafâ Efendi [1281-1362 (m. 1865-1943)], Van vilâyetinin Başkale (Başkal’a) kazâsında doğmuş, Ankara’da vefât etmiş ve Bağlum’a defnolunmuştur. Büyük velî Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretleri “Oniki İmâm”dan İmâm Alî Rızâ bin Mûsâ Kâzım’ın [kuddise sirruhumâ] soyundandır. Zâhir ve bâtın ilimlerinde kâmil ve dört mezhebin de fıkıh bilgilerinde mâhir,…

Devamını oku

Şarktan doğan üç büyük güneş…

Sizlere; Hakkârî ve Vân ulemâsından Seyyid Tâhâ-i Hakkârî (Seyyid-i Büzürg), Seyyid Fehîm-i Arvâsî (Hazret-i Şeyh) ve Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinden bahsetmek istiyoruz… Hâtırlayacağınız üzere daha önceki makalelerimizde denizden damla misâli, Seyyid Ali Septî, Seyyid Mahmûd-i Sâminî, Seyyid Osmân Bedreddin-i Erzurumî (kaddesallahü esrârehümü’l-aliyye) hazerâtından bahsetmiştik. Bugünden itibaren yazacağımız dört makâlemizde ise,…

Devamını oku

Doğuyu aydınlatan büyükler…

Seyyid Tâhâ hazretleri,​ İslâmın güzel ahlâkını yaşamış ve yaymış, Müslümânları hükûmete hizmet, kânunlara itâat etmeye ve herkese iyilik yapmaya teşvîk etmiştir. Doğu Anadolu’da “Seyyid-i büzürg=Büyük Seyyid” diye anılan, Evliyâ-i kirâmın büyüklerinden olan Seyyid Tâhâ-i Hakkârî, “Gavs-ı A’zam” Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin evlâdındandır, onbirinci torunudur. Peygamberimizin soyundan olup, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin (kuddise sirruh) talebelerinin büyüklerinden, hattâ…

Devamını oku

Mühim bir âyet-i kerîmenin açıklaması

Mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı kerîmde “İsrâ” Sûre-i celîlesinin 71. âyet-i kerîmesinde meâlen: “O gün (Kıyâmette), her fırkayı İmâmları ile çağırırız” buyurulmuştur. Bugünkü makâlemizde, bu mühim âyet-i celîle hakkında muteber bazı tefsîrlerden bazı nakiller yapmak istiyoruz… Tefsîr ilminin büyük üstâdı olan ve “Müfessirlerin şâhı” diye anılan Kâdî Beydâvî’nin tefsîri olan “Envâru’t-Tenzîl ve…

Devamını oku

“Makâmât-ı aşere” (10 makâm) nelerdir?

Tasavvuf ilmi, kalbin kötü huylardan sıyrılarak, iyi huylar kazanmasını sağlar; fertleri rûhen olgunlaştırır. Rûhen olgunlaşan fertlerden meydana gelen cemiyetler de huzûrlu ve problemsiz olur. Bazı kelimelerin, lügavî/sözlük manalarının yanında, ıstılâhî/dîn dilinde bir terim/tabir olarak da manaları vardır. Tasavvuftaki “Makâmât-ı aşere (10 makâm)” deyiminin de özel manaları bulunmaktadır. Tasavvuf büyükleri, tasavvufun…

Devamını oku

“Zikr”in kitap ve sünnetten delilleri

Eshâb-ı kirâmın hepsi, Resûlullah’tan (sallallahü aleyhi ve sellem) aldıkları/kavuştukları feyiz ve mârifetleri kendilerinden sonrakilere, Tâbiînin büyüklerine ulaştırıp onların kalplerini temizlemişlerdir. Tasavvuf bilgilerinin hepsi, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimizden gelmiştir. Tasavvuftaki bazı kelimeler, Resûlullah Efendimiz zamânında yok idi ise veya işitilmediyse de, mana ve mâhiyetleri âyet-i kerîmelerde, Peygamber Efendimizin, Sahâbe-i…

Devamını oku