Kur’an-ı kerime mâna vermek!

Kur’an-ı kerimi okuyunca yanlış anlamak günah değildir. Anlaşılan yanlış mânaya inanmak günahtır!..

 

 

 

Muteber kitaplarda buyuruluyor ki: Kur’ân-ı kerimi okuyunca yanlış anlamak günah değildir. Anlaşılan yanlış mânaya inanmak günahtır. Kelimelerin, cümlelerin Türkçesini anlamanın mahzuru olmaz. Âyetlere kendi görüşüne göre mâna vermek, hüküm çıkarmak yanlış olur. Birkaç örnek verelim:

 

Fâtiha sûresindeki (İyyâke neste’în) ifadesini Türkçe olarak, (Yalnız senden yardım isteriz) şeklinde anlamanın mahzuru olmaz, fakat âyet-i kerimeye kendi görüşüne göre mâna vermek mahzurlu olur. Mesela (Allah’tan başkasından bir şey istemek, bu âyete göre şirktir) diye mâna vermek, kendi görüşüne göre tefsir etmek olur. Bu yüzden Kur’âna kendi görüşüne göre mâna verip kâfir olan çok kimse olmuştur. 72 sapık fırka da, yanlış mâna verdikleri için bid’at ehli olup Cehenneme girecekleri hadis-i şerifle bildirilmiştir.

 

Boğulmakta olan biri, (İmdat, ben ölüyorum, bana yardım edin!) dese, bu zihniyete göre şirke düşmüş olur. (Şu yükümü sırtıma koymama yardım et!) diyen ihtiyara, (Sen Allah’tan başkasından yardım istedin, şirke girdin) demek, kendi görüşüne göre mâna vermek olur.

 

(Yâ Resulallah bize şefaat et!) diyen Müslümana, (Sen Allah’tan başkasından yardım istedin, şirke girdin) demek, kendi görüşüne göre mâna vermek olur.

 

Bir peygamberin veya evliya bir zatın türbesine giderek, (Bana imdat eyle!) diyene, (Sen şirke girdin) demek, kendi görüşüne göre mâna vermek olur.

 

(Ben yılandan, fareden korkarım) yahut (Ben Allah’tan korkmayandan korkarım) diyene, (Başkalarından değil yalnız benden korkun!), (Yalnız Allah’tan korkun!) mealindeki âyet-i kerimeleri okuyup, (Sen Allah’tan başkasından korktuğun için şirke girdin) demek, kendi görüşüne göre mâna vermek olur.

 

(Peygamberler, âlimler, şehidler şefaat eder) hadis-i şerifini bildiren kimseye, (Allah’ın izni olmadan kim şefaat edebilir) mealindeki âyet-i kerimeyi okuyup (Kimse şefaat edemez, sen şirke girdin) demek de, kendi görüşüne göre mâna vermek olur.

 

Âyet-i kerimeleri okuyup, anlamını bilse bile, (Bu âyete Resulullah ne mâna verdi, âlimlerimiz nasıl tefsir ettiler bilmiyorum) demek veya biliyorsa, (Bu âyette bildirilen mâna şudur) demenin mahzuru olmaz. Kendi anladığına göre söylemek mahzurludur. Kendi görüşüne göre açıklamak, Peygamber efendimizin bildirdiği gibi, küfür olur.

 

Meal okumak da, işte bunun için uygun değildir. Meal okuyan, Allahü teâlânın o âyet-i kerimedeki muradını değil; o meali yazanın, kendi düşüncesine, sınırlı bilgisine ve anlayışına göre verdiği mânayı okumuş olur. Hele meal yazarı bid’at ehliyse, okuyup inananın küfre girmemesi imkânsızdır.

 

Kur’ân tercümelerinden, günümüzde tefsir diye yazılan kitaplardan ve hadis kitaplarından dini öğrenmek asla mümkün olmaz, üstelik insan sapıtır, Ehl-i sünnetten ayrılır da haberi bile olmaz. Her Müslüman Ehl-i sünnet âlimlerinin kelam, fıkıh ve ahlak kitaplarını okuyarak dinini öğrenmelidir.


Comments are closed.