Materyalizm ve maneviyat

Materyalizm ve maneviyat




Toplum hayatını ve fertler arasındaki ilişkileri ve davranışları belirleyen tek faktör madde der materyalist akım… Buna göre düşünce ve her çeşit duygu insan beyninin oluş ve davranış biçimidir. Materyalizmde ruhu inkâr vardır. Bu inkâr bu akıma sahip kimselerde Allah’ı inkâra kadar gider. Günümüzde insanlık hızla bu akımın etkisine sürüklenmektedir. Çılgın bir tüketim toplumu olunması ve bunun da para ile olması insanları bir kısım insanı paraya tapar hâle getirmiştir.

Bu hırs insanlık için söz konusu olan bütün kutsalların çöpe atılması veya para ile satın alınabilmesi durumunu ortaya çıkarmıştır. Bugün bu akımın rüzgârında savrulan gençliğin sloganı iç kanatır cinstendir: “Parasız adam gereksiz adam”dır. Veya “Akıl verme para ver” ya da “Paran kadar konuş”, “Kaç paralık adamsın” sözleri bu akımın revaç bulduğunu, maneviyatla ilgilenen kimselerin kalmadığını kalanların ise ötekileştiğini ve dışlandığını göstermektedir.

Kanserden ve çaresi olmayan tehlikeli hastalıklardan korkan milletimizin asıl hastalığı bu virüsün kendisine de bulaşmış olmasıdır. Herkes her türlü konuda maneviyat bakımından mangalda kül bırakmaz iken iş parasal konuya geldiğinde en yakınını dahi gözü görmeyecek kadar katılaşabilmekte veya hırçınlaşabilmektedir. Bu hırçınlığın sebebi yaşadığı dünyada tek gerçek olarak kabul edilen paraya kavuşmak, onunla da materyalist dünyada kendine yer bulmaya çalışmaktır.

Parasız adamın gereksiz olduğu ve böyle kabul edildiği bir dünyada aslında dile getirilmese de beyinlerde “yaşamak için inanca değil paraya gerek vardır” düşüncesi yankılanmaktadır ki bu da aslında gizliden gizliye bilerek bilmeyerek yüreklerde inancı ve Allah’ı inkâra kadar giden bir ruh hastalığıdır. Bu hastalıktan kurtulmayan bir toplumun yardımlaşması da, iyilik etmesi de, kul hakkına dikkat etmesi de laftan veya gösterişten veya reklamdan öteye gitmemiştir, gitmeyecektir. Çok şükür ki son dönemde yine yeniden Ehl-i sünnet itikadına uygun dinini yaşayan ilim ve teknolojide ilerlediği gibi inancı ve itikadını da beraberinde devam ettiren bir nesil gelmektedir…

         Akif İnan İzgördü

 

 

 

ŞİİR

 

          Fransızca

 

Her telaffuzda boğazım ağrır

Ne illet dilsin Fransızca

Kendi kelimesini zor ayırır

Ne biçim dilsin sen Fransızca

 

Eşyalar olmuş bay-bayan

Bir kural da olmaz mı ayan?

Dört tane yirmiyi seksen sayan,

Ne biçim dilsin sen Fransızca

 

Dünya seni konuşur sanırsın

Lö la koymadan anlamazsın

Binbir değişken aksan yaparsın

Ne biçim dilsin sen Fransızca

 

Her şeye takılır bir apostrof

Sebebini seçmek için gerek Prof.

Tadın da kültürün gibi of…

Ne biçim dilsin sen Fransızca

 

Ünlü harflerin hâli pathétique

Yazarken ben oldum hystérique

Aman gözünü seveyim Kutadgu Bilig

Ne biçim dilsin sen Fransızca

 

                  Nurgül Ünel

 

 

ESKİMEZ KELİMELER

 

HARABİYET: (Harabî) Yıkılma. Yıkılış. Parçalanıp dağılış. Zillet ve sefalet içinde kalma hâli anlamındadır.

DİSİPLİN: 1- Uyulması lâzım gelen kurallar ve yasaklar. 2- Nizam ve intizam temini için zihnî, ahlâkî, ruhî, cismanî talim ve terbiye anlamındadır.

MİRAÇ: Merdiven, yükselecek yer. En yüksek makam, Huzur-u İlâhî. Sevgili Peygamberimizin Recep ayının 27. gecesinde Cenab-ı Hakk’ın huzuruna ruhen, cismen, hâlen çıkması mucizesi…

İŞTİRAK: Ortak olmak, ortaklık etmek. Bir işte yer almak. Hissedar olmak. Bir konuşmaya görüşmeye, iş ve eyleme katılma hâli gibi anlamları vardır.

MEŞGALE: İş. Meşguliyet. Boş durmayış gibi anlamları vardır.

Comments are closed.