Müslümanlar, ulaştıkları her yere huzur götürmüştür…

Müslümanlar, fethettikleri her yerde Müslim ve gayrimüslim tebaaya çok âdil davranıp, bütün işlerinde adaletle hareket ettiler.

 

 

 

 

 

Medeniyetleri, milletlerin hayat tarzlarını, geçmişten bugüne bıraktıklarıyla mukayese etmek mümkündür. Tarih, hem altın sayfalarıyla hem de karanlık zulüm sahneleri ile beşeriyete büyük bir ibret hazinesidir.

 

Bizim medeniyetimiz, İslam medeniyetidir ve bir faziletler medeniyetidir. Çünkü bizim medeniyetimizin temelinde iman, ibadet ve ahlâk vardır. Yani, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” sünnet-i seniyyesine uymak, ona tâbi olmak gayreti vardır…

 

Bu yüzden Müslümanlar, fethettikleri her yerde Müslim ve gayrimüslim tebaaya çok âdil davranıp, bütün işlerinde adaletle hareket ettiler. Gittikleri yerlerdeki insanlar, “Bu Müslümanlar ne iyi insanlar” dediler. Her tarafta Müslüman olanların sayısı arttı. Arabistan Yarımadası denilen yerden hareket eden Müslümanlar, Atlantik Okyanusu’ndan Amur Nehri’ne kadar geniş bir alanda çok büyük, yüksek bir medeniyet kurdular. Müslümanlar harpleri kazanınca, aldıkları memleketlerin halkına büyük adalet, şefkat ve merhamet gösterdiler, zulüm ve katliamdan son derece sakındılar…  Doğuda ve batıda milyonlarca gayrimüslim, Müslüman oldu. Müslümanlar doğuda ve batıda fetihlere girişti. Afrika’da bütün Berberîler Müslüman oldu. Musevi, Hristiyan ve ateşperestlere gösterilen yapıcı ve güzel siyaset karşısında, onların arasında İslâmiyet geniş ölçüde yayıldı. Hak ve adâletin yayılmasında ve zulmün kalkmasında çok hizmet ettiler.

 

Müslümanlar, fethettikleri memleketleri, her biri şefkat ve merhamet müessesesi olan vakıf eserleriyle donattılar. İslamiyet’te ilk vakıf, Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm tarafından Hicret’in üçüncü senesinde Medîne-i münevverede kuruldu. Peygamber efendimiz, kendi mülkü olan yedi hurmalığı Müslümanlığı koruma maksadıyla vakfetti. Peygamber efendimizin sünnetine tâbi olan Hulefâ-i râşidîn ve diğer Eshâb-ı kirâm da (radıyallahü teâlâ anhüm) vakıflar yaptılar.

 

Emeviler ve Abbasiler zamanında vakıf müessesesinde büyük gelişmeler oldu. Orta Asya’dan Atlas Okyanusuna kadar her tarafta câmiler, ribatlar, kervansaraylar, medreseler, tekkeler, mektepler, köprüler, yollar, hastaneler, imaretler gibi pek çok hayırlar yapılarak vakfedildi. Büyük Selçuklular zamanında Müslümanlar tarafından vakıf kurma işleri daha da hızlandı.

 

Anadolu Selçukluları, Dânişmendliler, Gazneliler, Atabegler, Eyyûbîler ile, Hindistan, Afganistan ve diğer Müslüman ve Türk devletlerinde ve Osmanlılar zamanında birçok vakıf kuruldu. Böylece insanlara her alanda büyük hizmetler yapıldı.


Comments are closed.