“Müslümanların hangisi daha hayırlıdır?”

Resûlullah Efendimiz buyurdu ki: “Müslüman, insanların elinden ve dilinden emîn oldukları kimsedir.”

 

 

 

İbn-i Mende hazretleri hadîs âlimidir. 383 (m. 993) senesinde İran’da İsfehân’da doğdu. 470 (m. 1077)’de vefât etti. Hadîs ilminde Hâfız derecesinde olup, ayrıca târih ilminde de âlimdi. İlim öğrenmek için çok yer gezdi. Hicaz’a Bağdad’a, Hemedan’a, Horasan’a gitti. Zamanının meşhûr âlimlerinden, bilhassa babasından ve İbrâhim bin Harşebe’den, ilim öğrendi. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:

 

“Şunlar, münafığın sıfatlarındandır: Lanet, onun selâmıdır. Haram kazanç, onun yiyeceğidir. Hıyânet, gündüz insanların arasında bulunup (onlar gibi hareket etmek) ve geceleyin de üstünkörü yapıvermek de, onun ganîmetlerindendir.” 

 

“Her iyilik, sadakadır.”

 

“Kul hakkından başka şehîdin bütün günahları affolur.”

 

“Müslüman, insanların elinden ve dilinden emîn oldukları kimsedir.”

 

“Şüphesiz Cennetlikler, kendilerinden üstün olan köşk sâhiplerini sizin doğu ve batı ufkunda kavuşmakta olan parlak yıldızı gördüğünüz gibi görürler. Çünkü, aralarında fark vardır.” Eshâb-ı kiram “Ya Resûlallah! Bunlar peygamberlerin yerleridir. Başkaları onlara ulaşamaz” dediler. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Bilakis! Nesfsim yed-i kudretinde bulunan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, onlar, Allah’a imân ve Peygamberleri tasdîk eden bazı kimselerdir.”

 

“Bir sadaka verip de sonra sadakasından dönen kimsenin misâli, kusup da sonra kusmuğunu yiyen köpek gibidir.”

 

Bir kimse Peygamber efendimize suâl edip, “Müslümanların hangisi daha hayırlıdır?” dedi. Resûlullah, “Elinden ve dilinden Müslümanların emîn olduğu kimsedir” buyurdu. “Biriniz bir yere indiği zaman, (Eûzü bi-kelimâtillahittâmmâti min şerri ma haleka) desin. Çünkü, oradan gidinceye kadar hiçbir şey ona zarar ve kötülük yapmaz” buyurdu.

 

“Kul günah veya kat-ı rahm (sıla-yı rahmi terk) dâvasında bulunmadıkça ve acele etmedikçe duâsı kabûl edilir.” Eshâb-ı kiram, “Ya Resûlallah! Acele etmek nedir?” diye sorunca “Duâ ettim de, kabûl edildiğini görmedim der ve o anda vazgeçerek duâyı bırakır” buyurdular.

 

“Allahü teâlâ, rahmeti yüz parça olarak yarattı. Doksandokuzunu kendi nezdinde tuttu. Bir parçasını yeryüzüne indirdi. İşte mahlûkât bu bir parçadan dolayı birbirlerine acırlar. Hatta hayvan, üzerine basarım endişesiyle, tırnağını yavrusundan kaldırır.”

 

 

 

Vehbi Tülek’in önceki yazıları…


Comments are closed.